Hatıralar çabucak biten ve okuna okuna hiçbir cazibesi kalmayan bir kitap gibi .Cemil Meriç
Hatıralar çabucak biten ve okuna okuna hiçbir cazibesi kalmayan bir kitap gibi .Cemil Meriç
Reklam
Ne güzel cahildik, Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç! Dışarıda kar... Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki. Kuzinenin üzerinde demir maşa... Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri. Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu... Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli. Ekmek her zaman ekmek
kapak kapanır sayfalar içinde kalır üzerinde biriken yıllar üzerinde biriken toz adedince anı hatırlanır insan,nisyana galebe çalmıştır bu kez canlanan hatıralar çıkmıştır sahneye rejisör,hadi dağıt dağıtta oynayalım son kez perde kapanıncaya,prens prensesi öpünceye dek
Hep yaşadığımı hatırlatıyorum kendime Diyorum ki işin acele Bir gün ne el kalacak tutmak için Ne yürümek için bacak Ne bulutların seyri Ne de bir hatıra dünyamızdan Çünkü hatıralar kuşlar gibi Dal ister konacak Bir gün yaslanmak istesen pencereye Diz çökmek istesen nafile İş işten geçmiş olacak
Benzemez insan dostlarıma/ Ağaçlar gölgesini esirgemez/ Güneş köpeğimden daha sadık/ Dizlerime sıçrar ellerimi ısıtır/ Karşılık beklemeden/ Hele kuşlar/ Avcılara bile kin beslemezler.” Oktay Rıfat'ın “Gün Sonu Konuşması” şiiri böyle biter. Mahsusmahal için aklımda harfler, kâğıda, dünyaya, insana her baktığımda, bu dizeler sözden önce halkalandı
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.