Çok ve hızlı kitap okuyanlardansa, yavaş ama her cümlenin anlamını düşünerek, sorgulayarak okuyanların daha fazla biriktirdiğini düşünüyorum.
Çok film izleyenlerdense, izlediği filmden sonra ona kafa yoranların, tartışanların. Çok ve hızlı yemek yiyenlerin değil, yediği her lokmanın tadına ve şükrüne varmaya çalışanların daha fazla lezzet aldıklarına inanıyorum.
Çok insan tanıyıp çok dost edinmeye çalışmaktansa, az ama öz, sınanmış dostlukların kıymetli olduğuna.
Çok ülke görmenin değil, ama az sayıda ülkeyi yaşayıp kültürünü gerçekten anlamaya çalışmanın insan ruhunu zenginleştirdiğini hissediyorum.
Çok defa aşık olduğunu iddia eden birinin zihninde tek bir fotoğraf karesi bile kalmıyor belki, kimisi ulaşamadığı ama hayalinde yaşadığı tek bir aşk için bile romanlar yazarken.
Çok taraftar, çok alkış peşinde koşmanın sonu da herkesin beğeneceği fikirlerin sınırlarına sıkışan bir popülizm hali değil mi?
Daha da çok para kazanmaya çalışırken, ellerinin arasından kayıp gitmiyor mu "zaman" bir çok servet sahibinin?
"Çoklamaya çalışmak" içinde yaşadığımız sistemin ve dönemin bir öğretisi. Belki doğamız da bizleri sürekli limitlerimizi denemeye doğru dürtüyor.
Ve anlam kayboluyor.
Neden'ini, nasıl'ını hatırlamıyoruz bile sürekli koşuşturmamız ve oluşturduğumuz toz bulutu içinde.
#Dr. Umut Ekmekçi