“Neticede olgunluk dediğin, hayatı daha fazla acıyla kabullenebilme yetisi değil midir?”
Alper Canıgüz
Alper Canıgüz
Dostluk ve cömertlik, erdemli bir yaşamın temellerini güçlendirir. Sevgi dolu ve sadık bir dost olmak, çevremize yardımseverlikle yaklaşmak, kalbimizi nezaketle doldurur ve erdemli bir yaşamın güzelliğini tamamlar. Tevazu da önemlidir; başkalarından üstün görünmemek ve kibirli olmamak, gerçek olgunluk ve erdemin göstergesidir.
Reklam
Ortamda filistin konuşulduğunda aman çocuğum (13) etkilenir diye konuyu değiştirterek değil!Görüyoruz filistinli çocukları hepsinde bir bilinç,şuur,olgunluk var,seni beni cebinden çıkartacak cinsten.Bizim etrafımızda kaç çocuk filistini duydu?neden savaş olduğunun farkında mı?Tam tersi aman psikolojisi bozulur,etkilenir diye kulaklarını kapattırıyoruz.
B.nur

B.nur

@ilmetalepkarl
·
31 Mayıs 20:20
Bir diriliş nesli yetiştirmek ,en büyük idealimiz olmalı .
Kudüs ve Aksa
Kudüs ve Aksa
Dünya incitenlerle dolu. Ama olgunluk incinmemeyi bilmekte. Kin tutmamakta. Bağışlamakta. Şimdi içimde yün eğirir gibi bir sabır eğiriyorum kendime. Sövene dilsiz gerek diyerek. Öfkenin kör ateşini, içimin dehlizlerinde soğutup adam ederek. İnsan bu, bir sözden, bir halden, bir dudak kıvrımından inciniyor. Bazen bir susuştan, bir dalgınlıktan inciniyor. "Bir bulutun yer değiştirmesinden"alınıveriyor. Sen ol ki incinmemeyi başar. Sen ol ki inciten senin yüzünde yeni bir hayatı okusun. Ol ki öfkeden oklar saplanmasın ruhuna, ol ki intikam seni esir almasın. İnciten ne yaptığını bilmiyor ama bak sen biliyorsun. Bırak kin kindarların, hınç zalimlerin, kötülük kötü kalplilerin olsun.
Kemal Sayar
Kemal Sayar
Kırgınlık
Sükutta saklıdır en büyük kırgınlıklar. Kızmam ama kırılırım ben de ... Kırılırsam darılmam ama soğurum, duygularım biter , sevmem ama nefret de etmem. Kendime çok sordum neden böyleyim? Anladım ki , yorgunum , hem yol yorgunu , hem de gönül yorgunu. Yıllar değil belki yaşananlar yordu . Olgunluk çağım geldi sanki.
Zihnini kirleten insanlardan uzaklaşmaya olgunluk denir.
Reklam
Son resmi görmenin heyecanı yok kimsede. Pazılın parçalarını birleştirince ortaya çıkacak tablonun merakı yok. Çünkü yaşamın her parçası ayrı bir yorgunluk izi taşıyor. İzlerini uzandığı noktalar, sıra sıra boş ve içi doldurulması gereken cümle parçası gibi. Kendini bıraktığın ilk boşlukta, bir rahatlama hissi duyarak yaşamanın bıraktığı öğreti: her ne için mücadele edersen et, kazandığın şey gene büyük bir boşluk olduğudur. Varsayımların hepsi bir bilmecedir aslında ve iki ucu değişken çözümlerle kaplıdır. Paralel olarak, aklın aldığını kalp his etmezse bunun bir değeri yoktur. Değer olarak atıfta bulunulan şeyin değerli oluşu, kendisinden olan bir şey değil; üzerine yüklenen anlamların algılanış biçimidir. Algı, onu hangi referansla tanımlıyorsan onun oluşturduğu değer biçimidir. Ve hepsi, bir birine dönük aynaların yansıttığı sonsuz yansıma döngüsü gibidir. Çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık bir birine hep bu yansıtmaları sunar. Kendini referans alan insan, kendine yaptığı yolculukta hep bir karmaşa haritasıyla yön arar.”
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.