Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
4) Paris'in Hikayesi
Menelaos, Paris'in karısını kaçırmasından sonra ağabeyi Agamemnon'a giderek yardım istedi. Akhalı bütün krallara, soylulara, savaşçılara sözlerini hatırlatarak Helene'yi eve getirmek için Troya'ya gitmeyi ve sefer düzenleme fikrini açıkladılar. Agamemnon, baldızı Helene'nin kız kardeşi Klytemnestra ile evliydi. Kardeşi
AKHILLEUS Derin Mitoloji bilgimde tek bildiğim karakter :)))
Mitoloji 101
Mitoloji 101
Akhilleus Truva Savaşı'nda Yunan saflarında yer alan en ünlü kahramandı. Myrmidon Kralı Peleus ile Deniz Perisi Thetis'in oğluydu. Prometheus Thetis'in ileride babasından daha ünlü olacak bir oğ- lan doğuracağını söyleyinceye kadar hem Zeus hem de Poseidon Thetis'e kur yaptı. Bu kehaneti duyduktan sonra tanrılar Thetis'in peşini bıraktı. Akhilleus doğduğunda annesi onu ölümsüz kılmaya çalıştı. Bir söylenceye göre kadın bebeği ambrosia ile (tanrıların yiyeceği) ovdu sonra ölümlülüğünü yakmak için onu ateşe attı ama işlem tamamlanmadan önce kocası içeri girdi. Daha iyi bilinen söylencede kadın oğlunu bir ayağından tutarak Styx Irmağı'na daldınr. Irmağın suyu annesinin tuttuğu topuğu dışında bebeğin tüm vücudunu her türlü kötülüğe karşı korunaklı yapar. Ufak ama ciddi bir zaafı tanımlayan Aşil topuğu deyimi bundan kaynaklanmaktadır. Akhilleus lason'un da bakımını üstlenmiş olan Chiron adındaki Sentor tarafından yetiştirildi. Homer'in epik şiiri lyada'nın başkahramanıdır. (Akhilleus'un öyküleri için bkz:"Truva Savaşı'nın Kahramanları" ve "Ares").
Reklam
Tanrıların kehaneti
Bir insanın tüm zorluklara rağmen yapabildiği bir eylemin adına mucize demek, insanlığın sınırlarını kısıtlamak değil midir ? 📖Tanrıların kehaneti📖 L.sarısu
Tanrıların kehaneti
Geçmişte kötü biri olduğunu düşünen ve bundan dolayı vicdan azabı duyan her insan iyi bir insandir. Ve o noktadan sonra kötülüklerle dolu geçmişi artık ona ait değildir. O artık iyiliklerle dolu bir geleceğe sahiptir. Tanrıların kehaneti L.Sarısu
Tanrıların kehaneti
Geçmişini atıp sırtından daha hızlı daha enerjik daha özgüvenli daha sevinçli yuruyemiyor insan kendisini bekleyen geleceğe.. hep o anda kalıyor hep o zamanda... Unuttum demekle de olmuyor unutulmuyor ... Unutuyorum dediği anda hatırlatıyor birşeyler kadim geçmişini suratına tükürür gibi aşağılık bir ifadeyle ... Kocaman dev gibiyken nokta gibi kalıyorsun, nokta koymayı becerdim derken akıyor gözündeki bir damla yaş düşüyor kederlerinin sonuna ve bakıyorsun ki koydugun nokta değil sadece virgül... Üç nokta ile seni bekleyen kederli gecelere kapatamadigin gözlerinle, ölümü bekleyen idam mahkumu çaresizliği ile hayatına devam edecegini biliyorsun. Ve sabah kalktığında yine yüzünde o sahte o anlamsız o sacmasapan gulucukle uyanacagini farkindasin ... Keder denizinin dibinde mi sanıyorsun kendini .... Henüz acının merkezindeki o sıcak volkanı görmedin henüz patlamadı duygu dağların henüz dökülmedi göz kraterlerinden gozyaslarin.. yukarıya çıkmayı bekleyeceksin belkide dibe batarken ruhunu teslim edeceksin .... L.sarısu
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
Reklam
ASTROLOJİ VE KAHİN
Çoğu eski insan ruhların, tanrıların veya Tanrı'nın onlarla konuşmak istediğine inanıyordu. Bu iletişim rüyalar aracılığıyla ve uyanık yaşamda ilahi tarafından gönderilen işaretler aracılığıyla gerçekleşti. Bu işaretler, izleyici için anlamlı olan herhangi bir doğal nesne veya olay olabilir. Bunlar kehanetlerdi. Temel olarak alametler,
Kader nedir ?
TANRILARIN KEHANETİ (kader nedir ? ) belkide bu senin kaderindir . Yaşlı bilgenin bu sözü tibetin yüzündeki tebessümü yok etmişti. Kadere inanır mısın evlat ? Diye sordu ... Kader sözcüğüne verdiği tepkiden sorduğu sorunun cevabını biliyor gibiydi. - herşeyin ben daha yaşamadan önce yasanilacaginin kesin olması düşüncesi kendimi çaresiz hissettiriyor. Dedi Tibet. Elimizde olmayan şeyler var tabiki . Ama bu kader değil ....... -Peki sana göre nedir elinde olmayan şeyler diye sordu yaşlı bilge ... - kısmet dedi Tibet . Ve konuşmasını sürdürdü. İnsanların kaderleri kendi elindedir. Ama kismetleri zamana bağlıdır. Zaman içinde hareket ettiğimiz sürece eylemlerimizle kendi kaderlerimizi kendimiz yazıyoruz. Ama yaptıklarımızın sonuçlarınin bize geri dönüşü zamanın eylemlerimize olan tepkisini neticesinde şekilleniyor. Doğru zamanda doğru yerde eylemlerinin doğru veya yanlış olmasının bir önemi yoktur. Sonuçları hep doğru olur. Ama yanlış zamanda yanlış yerde yaptiklarin ne kadar doğru olursa olsun .. sonuçları her zaman yanlıştır. Kader bu yanlışları anlamlandırmak için ilahi bir elin geleceğimize mudahele ettiği düşüncesini ortaya çıkarıyor. Çünkü yanlışlarımizi görmek, mayasında kibir olan canlılar için çok zordur. Tanrıların kehaneti Araftan gelen adam levent Sarısu ...
Tanrıların kehaneti
En keskin kiliclardan daha keskindi ölüm Ruzgarda dans eden çiçeklerin arasında Diz çökmüş ölümü beklerken Can verecektim şeytanın celladinin kılıcının ucunda.... Tanrıların kehaneti L.Sarısu
Empedokles
Zorunluluğun bir kehaneti, Tanrıların öncesiz-sonrasız ve büyük yeminlerle mühürlü eski bir buyruğu vardır: Payı günler uzunluğunda olan daimon’lardan biri, günaha girip elini kana buladığında ya da kavganın peşinden gidip yalan yere yemin ettiğinde mübareklerin meskenlerinden üç kere on bin yıl uzaklaşmalı, zaman içinde her türlü biçimde doğmalı, bir zahmetli yoldan diğerine geçmelidir. Çünkü kudretli hava onu denize iter ve deniz de onu kuru toprağa kusar; Toprak onu yanan Güneşin ışınlarına çarpar ve tekrar Havanın girdabına fırlatır. Onu biri diğerinden alır ve hepsi reddeder. Şimdi onlardan biri de benim, Tanrılardan uzak düşmüş bir sürgünüm; bunun için duygusuz bir kavgaya güvenirim.
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.