Herkesin görmezden geldiği, silik tipler vardır ve her iyinin içinde uyandırılmayı bekleyen bir kötü.
Dirk başarılı, mutlu bir bankacıdır. Harika bir eşi akıllı bir oğlu vardır ve fazlasında gözü yoktur. Ne dilediğine dikkat et derler ya hani, Dirk için sonun başlangıcı da sosyal ağlardan birinde sürekli açılan bir dilek tut isimli reklam kutusuyla başlar. Sonra sahip olduğu herşeyi bir bir kaybetmeye başlar. Işini, eşini, oğlunu ve itibarını. Hem defalarca saldırıya uğrayıp hemde polislerin gözünde suçludur artık. Ancak en büyük mücadelesi kötülükle savaşırken karanlık tarafa geçmemek için olacaktır.
Hangisi daha kötü peki saf bir kötülüğün sevdiklerinizin hayatını alması mı yoksa sonunda ona benzeyecek olmanız mı?
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve bir gecede bitti. Kesinlikle akıcı elimden bırakamadığım bir kitaptı. Ayrıca pegasus yayınlarının yazım hatası en az olan kitabı bu diyebilirim sanırım