Oylum Yılmaz | Gerçek Hayat
Karanlıktan aydınlığa çıkışın, kendini bulmanın bir hikayesi…
Çukurcuma’da eski bir apartmanda gaipten gelen sesler…
Edebiyatın önemli ama zamanla silinmiş, unutulmuş, unutturulmuş üç kadın yazar;
Fatma Aliye, Suat Derviş, Cahit Uçuk…
Bir tez yazmaya çalışan Leyla’yı tanıtarak başlıyor kitabımız. Leyla aynı zamanda bir cafede fal bakan, bununla geçimini sağlayan, kimsesiz, yoksullukla tek başına mücadele etmeye çalışan bir karakter.
Tezini yazarken, unutulmaya yüz tutmuş bu üç kadın eşlik ediyor Leyla’ya.
Toplumda kadının yerini, önemini , zorluklarını , insan olmanın ve insan kalabilmenin getirdiklerini derinlemesine aktarıyor kitap bizlere.
Kendi kendine, bir çay ve kağıt kalem eşliğinde derinlemesine düşünerek yazılan bir tez, bizleri okurken düşünüp sorgulamaya da iten bir kitap.
Hangimiz kendi kendimize konuşmayız ki? Hatta artık konuşma evresini de geçip kendi kendimize cevaplar vermiyor muyuz? Bence insanın kendiyle yaptığı sohbet en güzeli, en kalitelisi. Bizi kendimizden daha iyi kim anlayabilir nihayetinde?
Kısacık olduğuna aldanmayın sakın. Derin ve düşündüren bir eser. Tek solukta okunacak bir kitap değil asla. İsminden de anladığımız üzere, gerçek hayat yüzümüze bir tokat gibi iniyor okurken.
Yazarın kalemiyle tanıştığım için mutlu olduğum bir okuma oldu. Dili akıcı, sade olsa da okurken düşündüren bir yapısı olduğu için sakin kafayla okunmasını öneririm. Kitaplığımda favorilerim arasında yerini alacak bir eser oldu. Tavsiyemdir.