Keşke imkân olsaydı da (ki insan tabiatı için bu asla mümkün değildir) herkes, hepimiz, benliğimizin en gizli köşelerini olduğu gibi açığa vurabilseydik; başkalarına, hatta en yakın dostlarımıza, sırası gelince kendimize bile itiraf etmekten çekindiğimiz ne varsa, hepsini korkmadan ortaya dökebilseydik, dünyayı saracak pis kokudan hepimiz boğulurduk. Parantez içinde söyleyeyim, toplumu düzenleyen yasalar, görgü kuralları bu bakımdan iyidir zaten. Derin bir fikir gizlidir bunlarda; ahlaki olduğu iddia edilemeyecek ama, koruyucu, bize rahatlık sağlayan bir fikir. Bu da azımsanmamalı, çünkü ahlak da rahatlıktan başka bir şey değildir, yani rahatımız için icat edilmiştir.
Onlar için bir tek koruyucu ilacımız var: Gök boncuk! Anadolu'nun omuzunda bu nazarlık, boynunda da muska ...
Sayfa 225Kitabı okudu
Reklam
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 16 days
"Hayatınızın bazı anlarında o kadar mutlu olursunuz ki bulutların üzerinde hissedersiniz kendinizi. O bulutların üzerinden tepetaklak, düşmek üzere olduğunuzu fark etmezsiniz bile. Mutluluktan gözünüz hiçbir şeyi görmez. Oysa küçükken anneniz uyarmıştır mutlaka, çok güldün bak ağlayacaksın, diye." Koğuş arkadaşı Hasan'a hayat
Uzun Zaman Önce
Uzun Zaman ÖnceZekeriya Çetin · İnkılap Kitabevi · 2023100 okunma
Noel Boba ne kadar gerçektir? Ren geyiklerinin çektiği kızağıyla, göbekli, tombul yanaklı, beyaz sakallı, kırmızı giysili Noel Baba kişiliği hangi dinden olursa olsun tüm dünyada benimsenmiştir. Noel Baba’nın asıl ismi Aziz Nikola’dır. Üçüncü yüzyılda Antalya’da, Myra’da (bugünkü ismi Demre) dünyaya gelen Nikola yaşamının büyük bir bölümünü
Sayfa 36 - AykırıKitabı okuyor
Dediğine göre, her ikisi de "kendimize olan bağımlılığımızı" kı­rıyormuş. Bebekken kim olduğumuza dair bir farkındalığımız olmu­ yor. Yeni doğmuş bir bebeği seyrettiğinizde çok geçmeden kendi su­ratına vurduğunu görürsünüz, çünkü henüz kendi bedeninin sınırla­rını bilmiyordur. Büyüdükçe kim olduğuna dair bir his gelişecektir. Sınırlar oluşturacaktır. Bu büyük ölçüde sağlıklı ve zorunludur. Ken­dinizi korumak için bazı sınırlar şarttır. Ama zaman içinde inşa etti­ğimiz duvarların bazı kısımları karışık bir etki gösteriyor. Mark tek başına kalmış on yaşında bir çocuk olarak babası için duyduğu ve kimseye anlatamadığı kedere karşı kendini korumak için duvarlar in­şa etmişti. Ama büyüdükçe, o koruyucu duvarlar bir hapishaneye dö­nüşmüş, hayatı tam olarak yaşamasını önlemeye başlamıştı. Ego­muz, benlik duygumuz hep bu iki niteliği taşıyor: koruyucu ve esir edici.
Donald Winnicott, söz konusu oluş bozulmasını sahte benlik (false self) kavramıyla açıklar. Winnicott’a göre gerçek benlik; otantik yani kendi olarak yaşanan deneyimden ve hayatta hissetmekten kaynaklanır. Spontan yani şimdi ve burada var olma duygusuyla ve çelişkiye düşmeden algılanır. Sahte benlik ise baş edilemeyen gerçeklik karşısında örülmüş yapay bir kabuk, koruyucu bir dış cephe, başkalarına karşı takılan bir maske gibidir. Patolojik narsisizmde sahte benlik büyüklenmeci (grandiose) yapıdadır ve bir üstünlük fantezisi ile yaratılır. Üstünlük fantezileri sadece benlikle de sınırlı kalmaz, narsist bireyin yapıp ettiklerini, başkalarıyla kurduğu ilişkileri de kapsar. Hayattan gerçek dışı beklentiler, görkemli bir yaşam hayali ve ayrıcalıklı oluş yanılsamaları ile narsist bireyin yaptığı işler çoğunlukla üstünkörü, ilişkileri araçsaldır. Narsist birey sahte benliğine ters düşen dış gerçeklikle yüzleşmekten bütün gücüyle kaçınır ve büyüklük, üstünlük hayallerine tutunur.
Reklam
Ama benim gibi insanların zayıf yanının da her şeyi fark etmek olduğunu söylüyorum. Fazla bilmek mutsuzluk getiriyor. "Ne mutlu cehaletin koruyucu rahmi içinde bir cenin gibi büzülüp yatanlara" diyorum.
Öğretim ve Eğitim
Çağımızın üstün düşüncelerinin ilk sırasında şu fikir bulunuyor: Eğitim ve öğretimden beklenen sonuç, insanları iyileştirmek ve hatta eşit kılmaktır. Sürekli tekrar edilen bu iddia, sonunda demokrasinin en sarsılmaz bir inancı haline gelmiştir. Bir zamanlar kilisenin dogmalarına dokunmak ne kadar tehlikeli idiyse, bugün de bu inanca dokunmak o
Çünkü kendi zekasını ve Koruyucu ruhunu ve onun erdeminin gerekliliklerini seçmiş biri trajik tavır takınmaz, yakınmaz, ıssız bir yere veya kalabalığa ihtiyacı yoktur. En önemlisi de bir şeyi kovalamadan veya bir şeyden kaçmadan yaşar.
51. Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları yani bâtıl ideolojilerin mimarlarını, samîmî ve güvenilecek bir dost, sözü dinlenecek bir yönetici, himayesine sığınılacak bir koruyucu, kısaca veli edinmeyin! Unutmayın ki onlar, ancak birbirlerinin dostlarıdır. İçinizden her kim onları dost edinecek olursa, o da onlardandır. Çünkü Allah, kâfirlerle böyle sıkı fıkı ilişkiler içinde olan zâlimleri doğru yola iletmez! 52. Kalplerinde hastalık olan şu münâfıkların, “Kâfirlerin günün birinde gâlip gelmeyeceği ne malum? İyisi mi, biz şimdiden tedbirimizi alalım, zira başımıza bir belâ gelmesinden korkuyoruz!” diyerek kâfirlere şirin gözükmek için çırpındıklarını, hep onlara yöneldiklerini görürsün. Fakat yakında Allah, kâfirleri hezimete uğratarak size vaadettiği zaferi nasip edecek, yâhut katından bir buyruk göndererek münâfıkların bütün plânlarını suya düşürecektir; işte o zaman, yüreklerinde Allah’a ve müminlere karşı çirkin düşünceler besledikleri ve kâfirleri kendilerine dost ve yardımcı edindikleri için büyük bir pişmanlık duyacaklardır!
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.