Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
50 syf.
7/10 puan verdi
Lyon’da Düğün -Stefan Zweig
Kitapta bulunan üç kısa hikâyeden anladığım kadarıyla yazar, olağanüstü durumlarda, ortada patlak veren büyük olayın gölgesinde kalan/dikkat çekmeyen köşelerden; büyük manevi duygular peyda ediyor. Kitapta bulunan üç hikâyeyi de farklı alt başlıklar altında değerlendireceğim: 1-Lyon’da Düğün: Duygulara karşı çok hassas bir tavır takınan yazarımız, ihtilal döneminde mahkûm edilen insanların mağduriyetini de unutmadan; günümüz romantik dizi senaryolarına taş çıkartacak düzeyde romantizm içeren bir sahneydi. Yazarın kalemi, kötülüklerin madenlerinin içinden iyilik kristalleri çıkartmakta uzmandı. ‘‘Acı çeken herkes gibi acı çekmekten memnundu’’ (s.17) 2. İki Yalnız İnsan: Burada da insanlar ile ilgili güzel bir tespiti vardı. Aynı zamanda eksikliklerinden dolayı dışlanan insanların acılarının akraba olduğunu söylemişti. Bu, okurda iz bırakacak bir söylemdi. 3-Wondrak: Bu hikâyede de eksik yönlerinden dolayı insanlardan ayrışan, toplumdan soyutlanan bir kadın anlatılmıştı. Kadın, kendisine yönelik bir taciz sonucu elde ettiği çocuğunu tek dayanağı olarak görmüş ve çocuğunu fazla itaatkâr yetiştirmiştir. Yine savaşın acizliğine uğramasını görmezden gelemem ama bu sefer savaş istemeyen bir halkı işaret etmesi dikkat çekiciydi. Aynı zamanda bir kısmı daktiloyla, bir kısmıysa el ile yazılan bu eser; hem çağdaşlığın hem de irticanın temsilcisi olabilir mi ? Düşünmeden edemiyorum doğrusu.
Lyon'da Düğün
Lyon'da Düğün
Stefan Zweig
Stefan Zweig
Lyon'da Düğün
Lyon'da DüğünStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202131bin okunma
Uzun süreli bir acı yalnızca hastayı değil, ötekilerinin acıma duygularını da yoruyordu; yoğun duygular sonsuza dek süremezdi.
Reklam
… bize acı veren duygular, onun berrak ve kesin bir resmini çizdiğimiz anda acı olmaktan çıkar.
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
"Bütün sabah içim o kadar ferahtı, o kadar neşeliydim ki! Ama şimdi yine kara düşünceler geldi, kederliyim; kalbim sızlıyor. Ah, ne yapacağım, ne olacak benim kaderim? Çok ağır geliyor benim böyle bir bilinmezlikte olmam, bir geleceğimin olmaması, başıma ne geleceğini tahmin edememek. Geriye bakmak da korkutucu. Orada hep acı var, bir hatırayla bile kalbim iki parçaya ayrılıyor. Beni mahveden kötü insanlar yüzünden sonsuza dek ağlayacağım."
"Acaba, âşık olacağım ve evleneceğım kişi şu an ne yapıyordur?" sorusunun içinde buluruz kendimizi çoğu zaman. Belki de o an farkında değilizdir, fakat otobüste hemen arka koltukta oturuyordur, yani çoktan yola çıkmışızdır birlikte. Hep yan yanaydık, belki çok yakındık, ama bir türlü aramızda o duygular belirmedi veya biz fark edemedik. O anlarda, daha ikimiz de birbirimize hazırlanmaya devam ediyorduk çünkü. Sokak sokak, ıslana ıslana, acı çeke çeke, her adımını yaşayarak hazırlanır insan gerçek aşka. Zamanı vardır, elbette yaşananların hepsi anlamlıdır. Senin ve onun isteğine göre değildir, bilmediğini isteyemezsin ki. Sen istediğini zannedersin, ancak hazır olmak ve yaşadıkların senin elinde değildir. Her adımını bir ümide atarsın ve belki de sokağı döndüğünde artık karşı karşıya kalmışsındır. İkinizin de paçalarında aynı çamurlu sokakların izleri vardır, birbirinizi oradan tanırsınız."
Reklam
Duygularımızı kolayca erişemeyeceğimiz bir yere kitlemişiz. Kendimizi duygularımıza kaptırmak istemiyoruz. Bastırdığımız duygular ortaya çıksın istemiyoruz. Biz o yaşta ne yaşadık ? Çocukluğumuzun bize acı veren yanlarını uyandırmamak için çocuklarımızın çığlıklarını duymazlıktan geliyoruz. Böylece kendimizi hapsettiğimiz gibi onları da hapsetmiş oluyoruz.
Kelimelerimizin derinliklerinde, her harfin arkasında pek çok kişinin tam olarak anlayamadığı anlamlar yatıyor. Aklımızdan geçen, kalbimizde kesişen, sessiz çizgilerimizin ardında saklı kalan düşünce ve duygular vardır. Bu anlamlar acı ya da sevinç, nostalji ya da umut dolu olabilir ama her bireyin kendi deneyim ve duygularına göre yorumlamasına bağlı olarak hep orada kalır.
- "Hiç hoşuma gitmiyor. " - "Neden?" - "Çünkü çok acı veriyor." - "Neden acı veriyor?" - "Çünkü gerçek."
Sayfa 183 - Domingo yayınları
Dinle ruhum sessizliği sessizlikten. Ne feryadları vardır gidenlerin bu dağlarda yankısı kalan. Yağmur dindirir anca acısını teninin. Ruhunda yanan yangın da Tanrıdan armağan. Susmak lazım ruhum, sadece susmak. Susmak lazım feryâdı gökleri inleten annelerin huzurunda. Ve yürümek her acı veren zâlimin üzerine. Yürümek ölümüne yağmur damlalarının altında... Yalnız Bir Yolcu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.