Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
… başlangıçta da dikkat çekildiği gibi, bütün bu bireysel farklılıklara karşın, bir nevrozun gelişme temeli olan belirleyici çatışmalar pratik açıdan her zaman aynıdır. Genelde bunlar, kültürümüzdeki sağlıklı insanın da tabi olduğu çatışmaların ay­nısıdır. Nevrotikle normal insan arasında net bir ayrım yapma­nın olanaksız olduğunu söylemek tartışmasız bir görüş, ama bunu bir kez daha tekrarlamak yararlı olabilir. Kendi deneyim­leri için tanıdıkları çatışmalarla ve tutumlarla karşı karşıya olan birçok okur, kendi kendine şunu sorabilir; Ben nevrotik miyim, değil miyim? En geçerli ölçüt, bireyin kendi çatışmalarının tu­zağına düştüğünü hissedip hissetmediği, bunlarla yüzleşip yüzleşemeyeceği ve dolaysız bir biçimde bunlarla savaşıp sava­şamayacağıdır.
Sayfa 203Kitabı okudu
Belli işlevleri yerine getirdiği ölçüde nevrotik acı çekme, kişinin istediği şey değil, bedel olarak ödediği şeydir ve kişinin amaçla­dığı doyum kendi içinde acı değil, bir kendini bırakmadır.
Sayfa 202Kitabı okudu
Reklam
kişiliğin, bütünü anıştıran parçasına yönelik yıkım olasılıkları korkusu genellikle, ayrımsamaya toslayan süreç içindeki tek etkendir. Nevrotiğin bu konuda bildiği tek şey, bir delirme korkusu beslediğidir.
Sayfa 201Kitabı okudu
Gerçekte mazo­şist kişi kendini bir şeye ya da bir insana verme yetisinden tam anlamıyla yoksundur; örneğin enerjisinin tamamını bir davanın hizmetine verme ya da kendini sevgi içinde bir başka insana tü­müyle verme yetisinden yoksundur. Kendini acının kollarına bırakabilir, ama bu kendini bırakma, içinde bütünüyle pasiftir ve acısının nedeni olan duyguyu ya da ilgiyi veya kişiyi sadece, kendini yitirme uğruna kendini yitirmek için bir araç olarak kullanır. Kendisiyle karşısındaki arasında aktif bir etkileşim yoktur, söz konusu olan onun kendi amaçlan içindeki ben merkezcil uğraşıdır. Kendini bir insana ya da davaya içtenlikle vermek içsel gücün bir dışavurumudur; mazoşistçe kendini bırak­ma ise sonuçta zayıflığın bir dışavurumudur.
Sayfa 200Kitabı okudu
Kendinden geçmeye yönelik itki nevrotikte normal insanda­kinden çok daha kaçınılmaz, çok daha zorunludur, çünkü nev­rotik birey sadece insan varlığında evrensel olan korkulardan, sınırlardan ve yalıtımdan değil, aynca çözümsüz çatışkıların ve bunların yol açtığı acıların ağına düşmüş olma duygusundan da kurtulmayı ister. Ve güce ve kendini büyütmeye yönelik çatışma itkisi yukarıdakine eşdeğerde kaçınılmaz ve normalde olandan çok daha yoğundur. Elbette olanaksıza ulaşmaya, aynı anda hem her şey hem de hiçbir şey olmaya kalkışır; örneğin, çaresiz bir bağımlılık içinde yaşayabilir ve aynı anda da zayıflığı aracılığıyla başkaları üzerinde mutlak bır buyurganlık uygulayabilir.
Sayfa 200Kitabı okudu
Yaman çelişki
Nevrotik birey, çevresindeki herkesin iradesinin bir kurbanı, bir avı olduğuna inanma eğilimi gösterir, ama aynı zamanda da, dünyanın ken­dini ona uyarlaması gerektiği konusunda ısrar eder. Köleleşti­rildiğine inanma eğilimi gösterir, ama aynı zamanda da başkaları üzerinde uyguladığı gücün sorgulanmaması gerektiğı ko­nusunda ısrar eder. Çaresiz olmayı ve başkalarının kendisine bakmasını ister, ama aynı zamanda da tam anlamıyla kendine yeterli olmakla kalmayıp, sonuçta her şeye kadir olmakta da ıs­rar eder. Bir hiç olduğuna inanma eğilimi gösterir, ama bir bilge olarak gözükmediği zaman çileden çıkar. Ozellikle her iki arayış da çok güçlü olduğu için, bu tür zıtlıkları uzaklaştırabilecek do­yurucu bir çözüm kesinlikle söz konusu değildir.
Sayfa 200Kitabı okudu
Reklam
…nevrozlardaki mazoşistlik arayışlarının inatçılığına neden olan şey, bu arayışların aynı an­da kaygıya karşı bir koruma olarak iş görmeleri ve potansiyel ya da gerçek bir doyum sağlamaları gerçeğidir.
Sayfa 199Kitabı okudu
Analizde, bir hastanın özsuçlamaları bir­ çok durumda, kendini, beklenen bir eleştiriyi kendi görüşüymüş gibi uyarlamasının, böylece ilerideki bir yargıya kendini bırak­maya hazır olduğunu göstermesinin sonucudur. Otoriter görüş­leri körü körüne kabul etmeye, bir başkasına yaslanmaya, yük­selen bir zorluğu bir meydan okuma olarak kabul etmek yerine, her zaman çaresiz bir "yapamam"la bu zorluktan kaçınmaya yö­nelik bir eğilim, zayıflığa yönelik eğilimin bir başka kanıtıdır.
Sayfa 195Kitabı okudu
Bilinç düzeyinde kendimizi aldatmayı çok iyi başarsak bile, bir tartışmayı korkudan ötürü mü yoksa bilgelik­ten ötürü mü bastırdığımızı, bir suçlamayı zayıflıktan mı yoksa haklılık duygusu temelinde mi kabul ettiğimizi elektronik bir saat kadar hatasız kaydederiz.
Sayfa 184Kitabı okudu
Şimdi öz-suçlayıcı tutumlara geri dönecek olursak, bunların, bir ayıplanma korkusuna karşı bir koruma ve olumlu güvence uyandırmanın yanısıra, hizmet ettiği bir başka işlevin de, nevrotiği, değişmenin zorunluluğunu görmekten alıkoyması ve gerçekte değişmenin yerine konmuş bir şey olarak iş görmesi olduğu görülür. Gelişmiş bir kişilikte değişmeler yaratmak her­kes için son derece zordur. Ama nevrotik birey için bu iş iki kat daha zordur ve bunun nedeni onun değişme zorunluluğunu kavrama konusunda daha büyük bir zorluğa sahip olmasının yanısıra, turumlarından bir çoğunun kaygı tarafından zorunlu kılınmış olmasıdır. Sonuç olarak, değişme zorunda olma bek­lentisinden ölesiye korkar ve bu zorunluluğu algılamaktan ka­çar. Bu bilgiden kaçma yollarından birisi öz-suçlama aracılığıyla "yakayı sıyırabileceği" yolundaki gizli bir inanç geliştirmektir. Bu süreç sık sık gündelik yaşamda gözlenebilir. Eğer bir insan bir şeyi yapmış olmaktan ya da yapmayı başaramamış olmaktan ötürü pişmanlık duyar ve sonuç olarak yaptığını onarmayı ya da sorumlu olan tutumunu değiştirmeyi isterse, suçluluk duygula­rına gömülmeyecektir. Ama eğer suçluluk duygularına kapılırsa bu, onun zor olan değişme işinden kaçındığını gösterir. Gerçek­ten de pişmanlık duymak değişmekten çok çok daha kolaydır.
Sayfa 181Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.