Gerçekte mazoşist kişi kendini bir şeye ya da bir insana verme yetisinden tam anlamıyla yoksundur; örneğin enerjisinin tamamını bir davanın hizmetine verme ya da kendini sevgi içinde bir başka insana tümüyle verme yetisinden yoksundur. Kendini acının kollarına bırakabilir, ama bu kendini bırakma, içinde bütünüyle pasiftir ve acısının nedeni olan duyguyu ya da ilgiyi veya kişiyi sadece, kendini yitirme uğruna kendini yitirmek için bir araç olarak kullanır. Kendisiyle karşısındaki arasında aktif bir etkileşim yoktur, söz konusu olan onun kendi amaçlan içindeki ben merkezcil uğraşıdır. Kendini bir insana ya da davaya içtenlikle vermek içsel gücün bir dışavurumudur; mazoşistçe kendini bırakma ise sonuçta zayıflığın bir dışavurumudur.