"Lâ ilâhe illallâh" kelime-i tevhîdi olmasaydı, Cenâb-ı Hakk'a giden yolu kim gösterirdi, tevhidin yüzünden perdeyi kim açardı, Cennet kapılarının açılmasını kim söylerdi? Beşerî sıfatlar ve insandaki kötü huylar bu "Lâ" kazması kullanılarak dağ dağ sökülür, bu nefy kelimesinin (Lâ ilâhe: Başka ilâh yoktur) tekrarı bereketiyle gönüldeki dünyevî bağlantılar grup grup yok edilir. Bu kelime bâtıl ilahları yok eder, gerçek mabud ve ilâhı ispat eder.
Tasavvuf yolcusu imkân âleminin mertebelerini o kelimenin yardımıyla aşar. Ârif, vücûb mertebelerine onun bereketi ile yükselir. Fiil tecellîlerinden sifat tecellîlerine götüren odur, sifat tecellilerinden zât tecellîsine ulaştıran da odur.
Şiir:
La süpürgesiyle yolu süpürmedikçe İllallah (tek ilâh Allah'tır) sarayına ulaşamazsın.
Selâm, doğru yola uyanlara, Mustafa'nın (as) yolunu izleyenlere ve ailesine...
Bir müddet, imamın arkasında cemaatle namaz kılarken kıraat edebilmek (Fatiha okuyabilmek) için Hanefî mezhebinde bir delil ve açık bir fetva aradım. Mademki namazda Kur'ân okumak farzdır, hakîkî kıraati (herkesin okumasını) bırakıp hükmî kıraat (sadece imamın okuması) ile yetinmeyi mâkul bulmuyordum. Nitekim hadis-i şerifte,