Herkesin çok şey bildiği bir dünya olanaklı olsaydı, bir şaka konusunda dahi uzlaşamazdı insanlar. Tarihin ötesini “gören” Marks, nihai ortaklığın sonucunun mutlak bir başına-buyrukluk olacağını tahmin edemedi. Marksizm, Marks'ın insana duyduğu aşırı güvenin bedelini çok ağır ödüyor.
Örtük ve ortak bir biçimde benimsenmiş, tasarlanabilir, ama tasarlanmamış bir bilinç... Bir tür gizli anlaşma, örtük bir seziş... Belli belirsiz bir uyanıklık... Ne Descartes fahişeyi biraz anlayabilir ne de fahişe Kartezyen felsefeden bir şey... Descartes bir fahişe tanısaydı, erkenden bir Sartre olabilirdi. Bilinç ile beden arasında mutlak, sınırsız ve keskin bir yarılma... Kendine dışarıdan bakma; kendini nesneleştirme değil, kendini yalnızca nesne olarak görebilme kabiliyeti..
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Şimdiye dek çok sayıda felsefi sistem ve neredeyse bütün inançlar, bedeni düşkün ve bayağı buldular, bel-altını ise en kirli bölgesi ilan ettiler, sonra bu “kirli olgudan” yüceler yücesi bir “değer” türettiler: namus.
Güvenilir ortamlarda güvenilir sözlerin değeri çok düşüktür.
En büyük korkum, korkak bir dürüst olmaktır.
Sahtelikler üzerine inşa edilmiş bir dünyada ilk ve devamlı kurban dürüst kişidir.
Reklam
196 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.