“
-Mabudunu tanı, O'nun haklarını gözet!
-Hüda'dan sana faydası olmayacak şeyi dileme, O'ndan kalıcı nimetler ve senden ayrılmayacak faydaları iste.
-Üç şey hususunda kendinle hesaplaşmadan rahat bir şekilde uyuma: Birincisi bir gün süresinde hiç hata yapıp yapmadığını düşün; ikincisi hiç iyilik kazanıp kazanmadığını düşün; üçüncüsü herhangi bir işte kusur yaparak fırsatı kaçırıp kaçırmadığını düşün.
-Aslının ne olduğunu ve ölümden sonra ne olacağını düşünmeyi unutma!
-Durumların değişken olmasından ötürü defalarca düşünüp sonra düşündüklerini söze ve fiile dök!
-Kötülüğe değil iyiliğe karşılık ver.
-Hikmeti sev, hikmetli kimselerin sözlerini dinle!
Tıp ilminde sağlığın korunmasının kuralı mizaca uygun olanı kullanmak olduğu gibi, nefsin sağlığının korunmasının kuralı da kişinin zikredilen özelliklerde kendisine benzeyen ve ortak olan kimselerle oturup kalkmayı |muaşeret| ve arkadaşlığı tercih etmesidir. Çünkü oturup kalkma ve arkadaşlığın etkisi kadar hiçbir şey nefsi daha fazla etkileyemez. Bu nedenle de insanın böyle övülecek şeylerle süslenmemiş kimselerle samimiyet ve birliktelikten |mücaleset| özellikle de kötü ve kusurlu kimselerle yani ya aptalca davranış |maskara| ve kabalıkla şöhret kazanan ya da gayesini şehvetin iğrençliklerine doğru veya çirkin lezzetleri elde etmeye harcayan kimselerle arkadaşlıktan sakınması gerekir.
"Fikrin başlangıcı eylemin sonudur ve fikrin sonu eylemin başlangıcıdır."
Şöyle ki marangoz tahtın faydasını tasavvur etmediği sürece, işin niteliği hakkında hiçbir fikir yürütemez. İşin niteliğini hayalinde canlandırmadıkça da işe başlamaz. Benzer şekilde, akıllı insan nefsin yetkinliğinin neticesi olan iyilik ve mutluluğu tasavvur etmedikçe yetkinliği elde etme düşüncesi onun zihninde yer almaz. Onu |yetkinliği| elde etmeye müyesser olmadıkça da o, iyilik ve mutluluğa erişemez.
Söylediğimiz gibi insan, en aşağı olan behimí (hayvâní) nefs, ortada olan yırtıcı (seb'i) nefs ve en şerefli olan meleki nefs olarak üç kuvvenin bileşimidir. En aşağı olan (nefs) ile o, hayvanlarla ortaktır, en şerefli olanla onlardan ayrılır; yine en şerefli olan (nefs) ile meleklerle ortaktır, en aşağı olanla da onlardan ayrılır. Seçim dizgini ve tercih gemi onun elindedir. Eğer isterse o, hayvanlar
seviyesine, onlardan biri olana kadar iner; isterse yırtıcılar mahalline yerleşir ve onlardan biri olur; isterse de melekler makamına ilerler ve onlardan biri olur. Bu üç nefsin tabiri Yüce Kur'ân'da emredici nefs (nefsi emmâre), ayıplayıcı nefs (nefsi levvâme) ve
tatmin bulmuş nefs (nefsi mutmaine) olarak geçer. Emredici nefs, şehvetlere atılmayı emreder ve onda ısrar eder; Ayıplayıcı nefs, noksanlığı gerektiren şeye bulaştıktan sonra bu girişimi pişmanlıkla ve ayıplayarak basiret gözünde çirkinleştirir. Tatmin bulmuş nefs ise yalnız güzel fiil ve razı olunan sonuca (eser) razı olur…
Kuran-ı Kerim (Hasan Basiri Çantay meali )
Siyer-i Nebi (muhtasar)
Edebü’d-Dünya Ve’d-Din (İslam’da Dünya ve Din Edebi), İmam Maverdi
Edep Eğitimi, Muallim Naci
Batılılaşma İhaneti, D. Mehmet Doğan
Türkçe Düşünmek, Türkçeyi Düşünmek– D. Mehmet Doğan
Eğitim Felsefesi, Saffet Bilhan
Eğitim Felsefesi, Hilmi Ziya Ülken
Türk Tefekkürü Tarihi, Hilmi