591 syf.
·
Puan vermedi
·
29 günde okudu
Kitabın adından da anlaşılacağı üzere son dönem tarih ve kültür sohbetlerinden müteşekkil bir eser. Son dönem dediysem Osmanlı'nın son dönemi ile 1960'ların sonu gibi bir aralık. Yazar Osmanlı'nın son beş sadrazamının maiyetinde olması anılarının kıymeti harbiyesini artırıyor. Yazarın çeşitli gazetelerde yazdığı yazıların derlenmesiyle oluşan 8
Derken Efendim - Tarih ve Kültür Sohbetleri - 1
Derken Efendim - Tarih ve Kültür Sohbetleri - 1A. Ragıp Akyavaş · Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları · 20102 okunma
Hayatta ilk gördüğüm Japon, Mareşal Noji'dir. Bu zât Mokden Meydan Muharebesi galibidir. Yıllarca evvel Harp Okulumuzu ziyareti sırasında görmüştüm. Kendisine emekliye ayrıldıktan sonra ne ile meşgul olacaksınız sualine: "İlk mektep hocalığı yapacağım" diye cevap vermişti. Mareşallikten ilk mektep hocalığına!. Şaştık da kaldık! Askerî mahfilde verdiği konferansta mahfil defterine: “Zafer silahların kudreti, orduların azametiyle değil, ahlâk ve ruhun temizliği ile kazanılır” diye yazmıştı. Mareşallikten ilk mektep hocalığına!. Kanaatimce Japonların asıl kuvveti, bu ruh ve zihniyettedir.
Sayfa 169Kitabı okudu
Reklam
Vatanseverleri nasıl tanırız? Alınlarında damgaları mı vardır, yoksa merasimlerde, gösterilerde yaşasın vatan diye avaz avaz bağırmalarından mı? Vatanseverlik kartvizitlere geçecek bir rütbe veya övünme ünvanı değildir. Sanatınız, mesleğiniz nedir diye sorulduğu zaman: - Efendim, vatansever. Denilmez. Kuş tüyü şilte üzerinde bağdaş kurup eline her nasılsa geçirdiği bir kurşun kalemle etrafına vatanseverlik dersi verenlere, - babadan kalma bir tefahurla böbürlenenlere vatanperver denilmez. Bu gibi gemi arslanlarına sadece palavracı denilir. Vatanseverlik, vatanı gezip görmekle, köşe bucak dolaşmakla, nabız yoklayıp milletin derdini sormakla olur.
Geçen gün çok sevdiğim, çok kıymetli, ilim erbâbından bir dostumla şuradan buradan konuşuyorduk. Lâfdan lâfa atlarken bana asalet örneği olan bir hikaye anlattı: "Bizim evde Anadolulu, emekdar bir kadın çalışırdı. Kocası Balkan Muharebesinde şehit olmuştu. Bu kadının bir taraftan başka bir geliri de yoktu. Elinin emeğiyle geçinirdi. Kocasından şehit maaşı bağlanıp bağlanmadığını sordum. Bana gönlünün bütün safiyetiyle şu cevabı verdi: - Maaş bağlayacaklardı ben istemedim. - Neden? Devletten para alırsam onun kanını para ile satmış olurum, şehitlik sevabından mahrum kalır gibi geldi bana!..." İşte bu kendi anlayışına göre vatanperver bir kadındır. Tebcil olunmaya, eli öpülmeye layık imanlı bir Türk anasıdır. Bu kadın gibi bu yüksek vasfi hâiz kim bilir daha ne kadar mümtaz ve üzerleri örtülü insan vardır şu gök kubbenin altında!.
Ben asil milletimin ne derece kahraman olduğunu, arslanlar gibi kükrediği zaman önüne hiçbir kuvvetin geçemeyeceğini yakinen bilirim. Ama kahbece vurmaz, kahramanca ve erkekçe döğüşür. Hiç müdânāsı yoktur. Bu mübarek vatan toprakları uğruna ya gazi olur, ya şehit!
Haksız yere şehit edilen vatanperver Fethi Bey ve silah arkadaşlarının namına İzmir'de bir heykel dikilmesi pek yerinde olur kanaatindeyiz.
Reklam
İstanbul'da ilk köprüyü Fatih Sultan Mehmed ordularını ve toplarını Eyüp sırtlarından dolaşmalarına mahal bırakmadan yakın mesafeden karşı sahile geçirebilmek için Hasköy ve Ayvansaray arasına sallar üzerine kurmuştur. Bu köprüden yanyana ancak beş kişi geçebilirdi. Tahammül kuvveti de üzerinden geçirilecek askerle bir topu kaldıracak derecede idi. İşte Haliç'in bizden gördüğü ilk köprü budur. Bir müddet sonra da yanmıştır. Bu tarihten 1836 senesine kadar yani dört asır Haliç köprü yüzü görmemiştir.
... Şimdi gelin sizinle beraber İstanbul'un içinde turistler gibi şöyle bir dolaşalım. Evvelâ Köprüden itibaren Eminönü'ne doğru ana caddeyi tâkibedelim. Sağda Bahçekapısı'na yakın bir noktada iki katlı minaresiz ahşap bir mescide rast geliriz. Vaktiyle şehrin arpacı dükkânları bu caddede toplandığı için buna Arpacılar mescidi derler. Caddeye bakan alt kat penceresinden bakınca iki mezar gözünüze ilişir. Bu mezarlardan birinin sahibine Şeyh Ali, ötekine de Geylânî Mehmed Efendi derler. Bunlar İstanbul'un fethinde şehit düşen iki kahramandır ve Akşemseddin'in müritlerindendir.
Rumeli Hisarı'nın tarihi adı Kal'a-i Boğazkesen'dir. Boğaz'ı en dar yerinden kestiği için Boğazkesen denilmiştir. Karşı tarafda Anadolu kıyısında bulunmuş olan sonraları Anadolu Hisari adanı alan kal'anın adı da Güzelce Hisar'dır.
Sayfa 15 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Geri16
69 öğeden 61 ile 69 arasındakiler gösteriliyor.