"Kimin himmet ve kaygısı dünya olursa, Allah onun işini dağıtır, fakirliğini gözünün önüne koyar. Kimseye nasibinden fazla dünyalık gelmez. Niyyet ve himmeti âhiret olanın işini Allah Teâlâ toparlar, gönlüne zenginlik verir. O arkasını dönse de dünya ona gelir." (İbn Mace, Zühd)
Bedenin zâhirî olan fiil ve hareketlerinde iyilik veya kötülüğe meyletmesi, kalbin salâh ve fesâdına bağlıdır. Çünkü kalpteki salâh ve fesâd, vücûdun her tarafına tesir eder.
Azizüddin Nesefî, "insan-ı kâmil"i, şerîat, tarîkat ve hakikatte tam olan insandır, diye tarif eder ve bunu şöyle açıklar: "Kâmil insan, iyi söz, iyi hareket, iyi ahlâk ve iyi bilgide tam olandır.."
"Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen
Merdûm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.
(Kendine hoşça bir bak, sen âlemin özüsün.
Yaratılmış olan varlıkların gözbebeği olan insansın.)
(Şeyh Galip)