“Ancak ve ancak Allah’a kul olanlar, gerçekten hür ve serbest olabilirler. Tefekkür kalbin kandilidir, o giderse karanlıkta kalırsın.”
Sayfa 61
Dünyayı küçültürken kendimizi de küçültüyoruz.
Gökdelenler, nükleer başlıklar büyüdükçe biz köşemizde büzülüyoruz. Eşya ile, dünya ile var olan irtibatımız; âlemin ritmi ile olan bağlantımız zedeleniyor.
Sayfa 19
“Gülün ömrü de kısadır. Bu ömrü kısa gül herhalde koklanınca gül kokusu duyulan güldür. Malum, ömrü uzun ama koklanınca gül kokusu duyulmayan güller de var.”
Sayfa 34
Acaba lafı uzatıp memlekette adalet mekanizmasının yavaş işlediğini mi anlatsam?
Sayfa 8
“Biz büyüdüğümüz için dünya küçülmüyor. Etrafımızı kesret halkası kapladıkça ufkumuz daralıyor. Dünyayı küçültürken kendimizi de küçültüyoruz.”
Sayfa 17
Bu fersude fotoğraf geçmişte kalacak.
Geçmiş. O bir yük treni değil mi? Bir gül mevsimi , bir leylek. Bırakın gitsin.
Tası tarağı toplayıp gitsin. Önümüzde planları, paftaları açalım. Bozkırı bir baştan bir başa sürelim. Nane , maydanoz ekelim. Şaşırmayın efendim... Evet ,evet... Nane ve maydanoz ... Gülüyorsunuz.
Gülün, gülün.
Elbet size de bir gülen bulunur.
Sayfa 36Kitabı okudu
Şunu bil ki;
Senin O’ndan istediğin şeylerin en hayırlısı, O’nun senden istediğidir.
Sayfa 60
Şunu bil ki; her türlü günah ve şehvetin temeli ve kaynağı nefisten razı olmaktır.
Sayfa 59
“Okumak” Türkçenin geçmişinde davet anlamını taşımış.Eski Türk hakanları toplantı yapacakları zaman kimi davet etmek isterlerse ona bir ok gönderirlermiş.
Sayfa 24