"O zamanlar bugünkü gibi bir adalet anlayışımız yoktu. Şayet seçkin bir ailenin kızı gölde ölü bulunsaydı, anında soruşturma başlatılacağından emin olabilirdin. Peki, ya bir balıkçının kızı olan vera ray? Acı gerçek şu ki kimse gerçekten umursamadı. Daniel kaybolduğunda polisin kılını bile kıpırdatmamış olmasının sebebi de buydu. Neden polisin gücünü yoksullar için harcayacaklardı ki? İşte o zamanların düşünce biçimi buydu. "
Sayfa 211Kitabı okudu
-Musa Kaptan, dedim, şu balıkçının kızı ne güzel kız, değil mi?
-Hangisi?
-Canım, şu kambur kız işte.
-Ha! Güzeldir.
Sonra birden toparlandı:
-Ama biz, aramızda çalışan kadınlara kötü gözle bakmayız.
-Canım, dedim, kötü gözle bakmayız elbet. Kötü gözle bakan mı var ki? Allah Allah, sen de amma adamsın yahu! Güzel dedim, hepsi o kadar.
-Ha! Güzeldir. Bu “kötü göz” lafı beni düşündürmeye başladı. Öyle ya, ben bu kambur kızdan hoşlanmışsam, onu sevmişsem neden ona kötü gözle bakmış olayım? Büsbütün tersine, iyi gözle bakmışım ki sevmişim.
"İnsan bir balıkçının kızı olur da denizden korkar mı? "
"Öteden beri kadınlar ayaklarını kocalarına göstermek istemezler. Çünkü bir kadının en fazla hırpalanan ve şekil değiştiren organı ayaklarıdır."
"En önemlisi ruhen anlaşmış olma değil mi?"
"Deniz her zaman insana balık vermez."
"Siz zehir gibi bir kızsınız. Sizinle kavgalı olmaktan, arkadaş olmak daha iyi."