Evet, siz şimdiki gençler, vücuttan başka hiçbir şey görmezsiniz. Bizim
zamanımızda ise öyle değildi. Benim aşkım şiddetlendikçe sevgilim gözümde
o nispette manevileşiyordu. Siz şimdi yalnız bacak, baldır görürsünüz, hatta
daha başka şeylere... Siz sevdiğiniz kadınları soyarsınız bile... Ama bana göre;
Alfons Kar'ın dediği gibi... Doğrusu iyi bir yazardı ''benim âşık olduğum
kadının üstünde daima tunçtan elbiseler bulunur.'' Biz, kadınları soymak değil,
hatta Nuh'un oğlu gibi onların çıplaklığını örtmeye çalışırdık. Haydi canım, siz
bunu anlayamazsınız.
Zamanın Yankısı ~ Serdar Çatak
.
Bir insanın bir hayata dokunması ve etkilerinin uzun süreli yankısını ‘Zamanın Yankısı’ ile okudum.
Eser 80’li yıllarda sımsıcak bir mahallede yaşıyordu. Cıvıl cıvıl ve oyun oynayan çocukların sesleriyle yankılanan bir mahalle. Ve o mahallenin üniversiteli güzel kızı Müzeyyen… Bir gencin hayranlık ve ilk aşkının kıvılcımlarını okuyoruz. Her gün Müzeyyen’in otobüsten inişini ve ona delinmiş biletlerini vermesini bekliyordu Eser. Hayranlık duyduğu kızla tek iletişimi buydu. Zamanla bunun yerini kitaplar aldı. Müzeyyen’in ona verdiği kitapları ve hayatını ele geçirişi o kadar güzel geliyordu ki Eser’e…
Müzeyyen’in memleketine dönmesi, evlenmesi, sonra ise gazetedeki haberine kadar. Sonrası Eser’in kitaplarla olan bağı, bir kütüphanede bekçi olması ve hayatına dokunan kadının izleriyle dolu şaşırtıcı bir yolculuk. Psikolojik olarak yoğun ve dramı, ilk heyecanları ve şaşırtıcı olayları bir arada sunan bir kalemdi ve çok farklı bir etkisi vardı. Hem bir keşif hem yok oluş…
Eser katman katman derinliği olan bir karakter ve okurken içselleştirip onunla duyguları daha yoğun yaşadım. Kitabın başlangıcı ve gittiği yol öyle ahenk içinde ve ters köşeli yazılmıştı ki Tam bir yolculuk ve çıkmazlarda dolaşıp iyileşme sürecine odaklanıyor.
Müzeyyen’i Zeynep’te bulması ve Zeynep’in bu hayattaki konumu kitabı çok özel bir yere taşıdı. Çok kısa, çok akıcı ama çok yoğun bir kitaptı. Benim için çok özel bir yolculuk oldu. Tavsiye ederim
Zamanın YankısıSerdar Çatak · Martı Yayınları · 202437 okunma