Şener Büyüktürk’ün Sergüzeşti Okurunu 1950’lerin İstanbul’unu, yasak bir ilişki dekorundan münezzeh, dönemin toplumsal olaylarına tanıklık etmeye ve nitelikli bir edebiyat okumasına davet ediyor.
Romanın ana karakteri Yusuf Kâmil Şener, Divan edebiyatı uzmanı bir Türkolog ve akademisyendir. Şener Büyüktürk ise onun mahlasıdır ve ilk defa romanı “Ayşe ile Mihail” gazetede tefrika edilirken kullanır. Bu sansasyonel tarihsel roman 1680’de, İstanbul’da, zina ettiği gerekçesiyle taşlanarak öldürülen bir kadının gerçek hikâyesi üzerine kuruludur.
Şener Büyüktürk’ün Sergüzeşti Okurunu 1950’lerin İstanbul’unu, yasak bir ilişki dekorundan münezzeh, dönemin toplumsal olaylarına tanıklık etmeye ve nitelikli bir edebiyat okumasına davet ediyor.
Romanın ana karakteri Yusuf Kâmil Şener, Divan edebiyatı uzmanı bir Türkolog ve akademisyendir. Şener Büyüktürk ise onun mahlasıdır ve ilk defa romanı “Ayşe ile Mihail” gazetede tefrika edilirken kullanır. Bu sansasyonel tarihsel roman 1680’de, İstanbul’da, zina ettiği gerekçesiyle taşlanarak öldürülen bir kadının gerçek hikâyesi üzerine kuruludur.
Evli bir adam olan Yusuf romanın yazım sürecinde öğrencisi Aleko ile aşk yaşamaya başlar. Hem romanının tarihi atmosferi ve karakterleri hem de bu ilişki, memleketin dönem itibariyle yaşadıkları kadar çatışmalı ve çetrefil olacaktır.
6-7 Eylül olayları, Ermeni tehrici, Kıbrıs ve Makarios, Atatürk’ün Selanik’teki evinin bombalanması, Divan Edebiyatı’nda eşcinsel içerik, azınlıklar sorunsalı ve ırkçılık gibi konu ve olayları başarıyla kurguya yedirmiş.
Yanısıra masalsı anlatım üslubu ve seçtiği eski lügat tabir edilen kelimelerle kitabına muazzam bir dil zenginliği katmış.
Bir avazda okuyarak çok sevdiğim bu metni kitabın içtihatlarının büyüsünü bozmadan ifade edebilecek cümleleri bulmakta zorlandığım için ancak yazabildim.
Tarihin tozlu sayfaları arasında kalmış hikâyeleri gün yüzüne çıkartacak güçlü yapıtlara, Türk edebiyat tarihini #queer süzgecinden geçirerek tüm renkleriyle anlatan metinlere ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim.
