Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sultan Alp Arslan
26 Ağustos Cuma günü askerlerini toplayan Alp Arslan atından indi ve secdeye vardı: "Ya Rabbî! Seni kendime vekil yapiyor; azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda savaşıyorum. Ey Tanrım; niyetim hâlistir; bana yardım et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret!" duasi ile derin imanını belirtti.
Büyük Kartal
İtalyanlar, kara kara düşünürken Fatih Sultan Mehmed'in 31 Mayıs 1481'de Gebze'de Hünkar Çayırı'nda ölümü, İtalya'yı Türk hâkimiyeti altına girmekten kurtardı. Fatih'in ölüm haberi İtalya'da büyük bir sevinçle karşılanarak bayram ilân edildi. Kilise çanları çalınıp, şenlik ateşleri yakıldı. İtalyanlar, top ve tüfek atıp, meşalelerle tören alayları düzenleyerek Büyük Türk'ün ölümünü kutladılar.
Reklam
Yarın kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizdeki fidanı dikiniz, buyurur Peygamber Efendimiz. Bütün dünyayı kötülükler kuşatsa, çirkinin sarsılmaz sanılan bir hâkimiyeti dahi olsa, insan bunca vahamet içinde dahi güzeli görmeli, yeşertmeli ve büyütmelidir. Keder ve büyük sıkıntılar arasında kalsa da kendine bir dünya inşa etmelidir. İyiyi, doğruyu ve güzeli daima ekmelidir dünyanın sadrına.
Hazret-i Peygamberin Türkler hakkında söylediği sözler arasında "Türkler size dokunmadıkça siz de onlara dokunmayınız" hadîsi kaynaklarda çok yaygın olup Tuğrul Bey zamanında Türklerin meziyet ve faziletlerine dair bir eser yazan İbn Hassûl, cihâdın farz olmasına rağmen, bu hadisin mevcudiyetini onların üstünlüğü hakkında en sağlam bir delil olarak zikreder. Bununla alâkalı olarak Muâviye'nin Azerbaycan valisine Türklerle savaştan sakınmayı emrettiği rivâyeti de kayda şayândır.
İslâmın talihinin tersine döndüğü, iç ve dıș buhran ve istilâlar ile ümidsizlik hüküm sürdüğü bu devirde Türklerin (Oğuz ve Karlukların) islâm dinini kabullerine dair gelen haberler müslümanlar için bir teselli kaynağı teşkil ediyordu. Zira X. asır Arap coğrafyacılarının ifadesi ile "Türkler cesaret ve şecâatta bașka kavimlere üstün" olduğu için Dâr ül-İslâm'ın hudutlarında cereyan eden savaşların en șiddetlileri Türklerle vuku'buluyordu.
İsrail ve Yahudiler, aslında Müslümanların "kurulu düzeni" bozma ve yeniden kurma yönündeki asli iddiasını kötürümleştirme amacı taşıyan şeytani bir yapının vekili olarak bu coğrafyadalar. Bu vekalet savaşını yürütürken Yahudilerin de burada bir açıdan "istismar" edildiğini düşünebiliriz. Çünkü her türden dini, devleti, aileyi, ahlâkî ilkeleri kendisine tehdit olarak gören bu yapı, Yahudi teolojisini istismar ederek onları, İslam dünyasını, daimî bir çatışma içinde tutmak üzere kendisi için araçsallaştırıyor. Araçsallaşmış haliyle Siyonizm, Biden'ın İsrail ziyaretinde itiraf ettiği gibi mensup olmak için Yahudi olmayı bile gerektirmeyen tümüyle seküler bir ideolojidir ve Yahudiler için bir yer bulma iddiası Filistin'le sınırlı değildir, Yahudi teolojisinin istismarıyla tayin edilmiş somut bir coğrafya olarak Arz-ı Mev'ûd, yani vadedilmiş topraklardır. Vekil Siyonist ideolojinin hakimiyeti altına almayı umduğu vadedilmiş topraklar neresi? Müslümanların oraya yerleşmek suretiyle cihan hakimiyeti elde ettiği ve tekliflerini insanlığa tarif ve temsil ettiği topraklar...
Reklam
Satuk Buğra Han
Türkistan'da zevkle okunan "Satuk Buğra Han tezkiresi" Buğra Han'ın islâmiyeti ve haleflerini tarihe yakın bir şekilde anlatır. Menkibeye göre: "Allah'ın Resûlü Muhammed Mi'râca çıktığı gece peygamberler arasında tanımadığı bir kimseyi görmüș ve Cebrâil'e hangi peygamber olduğunu sormuș. Cebrâil onun peygamber değil, 333 yıl sonra, Türkistan'ı dininize sokacak Satuk Buğra Han'ın rûhu olduğu cevabını vermiș. Hazret-i Peygamber sonsuz bir sevinç içinde yere inmiş ve Türkler arasında dinini neşredecek olan Buğra Han'a dua etmiş; eshâbı da onu görmek istemiș. Hazret-i Muhammed arzularını kabul edince başlarında Türk kulâhı ve silâhlı kırk atlı selâm vererek yaklaşmış. Bunlar Buğra Han ve arkadaşlarının ruhları imiş.
304 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Merhabalar size tarihi bir kurgu ile geldim
Emirhan Yavuz Köseoğlu
Emirhan Yavuz Köseoğlu
#ikiyetimkılıç yazardan okuduğum ikinci kitap çok severek okudum. Zindana düşen prangalı yiğidin zihninde istiklal, Yalnızlığında kendi kendine eder hasbihal , Zikrinde tamah kalmayınca zebani olur lal, Eder mi bilinmez rûz-i mahşerde hakkın helal . Kitabımız 1025- 1036 yılları
Tuğrul Ve Çağrı İki Yetim Kılıç
Tuğrul Ve Çağrı İki Yetim KılıçEmirhan Kalhan · 07 okunma
İslâmiyet ve Türklük, zat ve sıfat olarak, öyle kaynaşmıştır, ki ar­tık İslâmiyet Türklerin millî dini mahiyetini kazanmış ve bu iki unsurun birbirinden ayrılması mümkün olmamıştır.
Reklam
Türkler eski çağlardan yakın zamanlara değin, 2500 yıllık tarih­leri boyunca, maddî-manevî unsurlar arasında daha fazla muvazene ku­rabilmiş ve bu sayede azametli devirler yaratmış bir millettir. Gerçekten tarihte itidal ve ihtiyatı ile, vekar ve adaleti ile temayüz eden Türk mil­leti millî, dinî ve İnsanî duygulara bağlı kalmış ve bunların ahengi üze­rinde de bir Cihan hâkimiyeti mefkuresine inanmıştır.
Tarihini bilmeyen ve şuurunu taşımayan milletler hâfıza ve idrâklerini kaybetmiş şaşkın kimselere benzer. Böyle bir du­rumda milletlerin yükselmeleri veya millet vasfını muhafaza etmeleri ve hattâ dağılmamaları zordur.
Yıllarca dayatılan Medeni(!) Avrupa
Bu tarihî bilgiler Hıristiyan Avrupa'da kadın hakir görülür ve şeytanın âleti sayılırken Türklerde onların çok ileri bir hukuka, içtimaî ve siyasî mevkie sahip olduğunu gösterir.
Türk Kadını
Aynı XV. asırda Türkiye'ye gelen Fransız elçisi B.de la Broquère Türkmen kadınlarının erkeklerden kaçmadığını, çok güzel ve iffetli olduklarini anlatırken Dulkadiroğullarına bağlı 30.000 kadın süvari bulunduğunu, erkek gibi silah taşıyıp savaştıklarını söyler, ki Dede-Korkut destânının tasvirlerine tamamiyle uygundur.
Kadınların İçtimaî ve Siyasî Rolleri
Bilge Kağan kitâbesinde: "Tanrı Türk milleti yok olmasın diye babam İl-teriș Kağan ile anam İl-bilge Hatun'u yükseltti" ibaresi kadının siyasî ve içtimaî mevkiinin ne derece ileri olduğunu göstermeğe kâfidir.
1.376 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.