Nihayet canavarın son vukuatlarına sahne olan sulardaydık. Doğrusunu söylemek gerekirse gemide hayat durmuştu. Yürekler korkuyla çarpıyor, amansız anevrizmalara hazırlanıyordu. Günde yaklaşık yirmi kere güvertedeki tayfalardan birinin algı yanılsaması, yanlış hükmü yüzünden katlanılmaz heyecanlar, acılar yaşıyorduk.
O esnada ön güvertedeki küpeşte tirizinden aşağı eğilmiştim. Alt tarafta Ned Land'ı gördüm. Bir elinde bumba palangası, diğerinde korku saçan zıpkını vardı. Hareketsiz duran hayvanla Ned Land arasında yirmi adımdan az bir mesafe vardı. Aniden kolunu havaya kaldırdı ve zıpkını savurdu. Silahın çıkardığı sesi duydum; sert bir cisme çarpmış gibiydi.
Reklam
Hafızam o gece yaşananların hepsini hatırlamaya yetmiyor. Aklımda tek bir detay kalmış: denizin ve rüzgarın uğultuları arasında, zaman zaman uzaklardan gelen ahenkli seslerin meydana getirdiği harmoniyi duyduğumu sanmıştım.
Duruşu Fransa'nın güneyinde yaşayan halklara özgü güneyli canlılığının izlerini taşıyordu. Diderot insan davranışlarının metaforik olduğunu iddia etmekte haklıydı.
Ciğerlerime dolan ağır hava onların çalışmasına yetmiyordu. Bulunduğumuz hücre büyuk olsa da, içindeki oksijenin büyük bir kısmını tüketmiştik anlaşılan. Aslında bir insan saatte yüz litrelik havanın içerdiği oksijen miktarı kadar oksijen tüketiyordu; havanın içerdiği oksijen ve karbondioksit miktarı eşit olduğu için oksijen tükendikçe geriye kalan hava solunmaz hale geliyordu.
Sayın Profesör, ben sizin söylediğiniz gibi medeni bir adam değilim! Sadece benim bildiğim sebeplerden ötürü, bütün bir insanlıkla bağlarımı kestim. Dolayısıyla toplum kurallarına riayet etmiyorum ve benim yanımda bir daha asla kurallardan söz etmeyin.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
299 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.