Buhara Yanıyor kitabının devamı olan bir eser Elveda Buhara.
Eser Harzemşahlar Devletini anlatıyor. Bu eserinde babası Sultan Muhammed'in ölümü üzerine tahta geçen Celaleddini görüyoruz. Kendisi yiğitler yiğidi birisidir. Başlarında Moğol belası vardır. Çekirge sürüsü gibi namussuz herifler yav. Moğol yetmiyormuş gibi Selçuklu Devleti de, Harzemşahlar'a savaş açar. Ulan bir durun yav. Biz kendimizi bitirmekten başka ne yapıyoruz anlamıyorum. Oysa birlik olsak bizi kimse yenemez ve bölemez.
-Ne kadar çokluk olurlarsa olsunlar vız gelir! Ölüme kararlı olanlar için, ölüm kokunç olmaktan çıkar. Şehadet diyor, bağrımıza basıyoruz.
-"Ölüme bir kere karar verilir. Biz bu kararı işin başında verdik. Ama ölmeninde bir izzeti vardır. Köpek gibi esir olup Moğol kılıcı altında ölmektense, onlarla savaşarak izetimizle ölürüz."
-"Ölüm, ne zengin tanır. ne fakir.
Ne dost bilir, ne düşman.
Ne sultan, ne de bey...
Gözünde herkes eşit, herkes bir.
Kara toprak aynı iştiyakla dilenciyi de, sultanı da yutar.
Aynı özlemle kucaklar, aynı hasretle sarar."
Elveda BuharaYavuz Bahadıroğlu · Nesil Yayınları · 20031,191 okunma
"Ya Rabbi! Kader nasıl da etrafımıza ağlarını örmüş. Kımıldayacak halimiz yok. Dosttan ziyade düşman çehreleri görürüz. Memleketimizden kaçıncı defadır bir mücrim gibi kaçarız. Bütün bunların canım için olmadığını senden iyi bilen yok..."
Putperest Moğol hakanlarının yapamadığını Müslüman Selçuk Sultanı yapmış, Harzem Devletini yıkmıştı.
Çaresiz kalan Celaleddin kaçıyor, ama nereye gitse kurtulamıyordu.
Hasan Sabbah hakkında ne biliyorsun?
Senin bildiklerinden pek fazla birşey bildiğim yok.
Yüz sene önce Alamut kalesinde geberdi. Ama geberene kadar şer üzre kaldı. Müslümanların içine nifak tohumları serpti.
"Bre," dedi. "Kaç kere söyledim bu altın tasla bana hiçbir şey getirmeyiniz diye. Allah müsrifleri sevmez. Askerimiz altın taslar içinde şurup içebiliyor mu ki, biz içelim?"