Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Halkçılık...
Osmanlı İmparatorluğunda, köylü Aşar'dan yılgındı. Aşar veya öşür, onda bir demekti. Ancak verginin gerçek oranı, uygulamada bazen yarıya yükseliyordu. Uygulama yöntemleri, vergiyi bir baskı ve zulüm aletine dönüştürmüştü. Aşarın ilk Cumhuriyet bütçesine getirdiği para 27 milyon lira idi ve toplam devlet gelirinin %20'sini aşıyordu. Büyük bir mali fedakârlığı göze alan hükümet, 1925 Şubatında Aşar'ı kaldırdı.
İçine girdiğimiz halk devrini yazacak kalem, saban'dır.
Reklam
1938'de durum
1938 Türkiye'sinde açlık yoktu, yoksulluk eskisi kadar değildi. Kundurasız dolaşanlara, giysileri yırtık veya yamalı olanlara rastlanabilirdi. Köylerde ve bazı kasabalarda, kışın ısınmak için tezek yakılırdı. Kentlerde mangal kömürü veya odun ile ısınanlar çoğunluktu. İşsizlik yaygındı. Bir iş sahibi olabilmek büyük nimetti. Devlet memurluğu
Sayfa 63 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Depresyonu yenerek tam istihdama ulaşan ilk Batılı ülke, Almanya oldu. Dr. Schacht, enflasyona yol açmaksızın orijinal finansman yöntemleriyle iç piyasayı canlandırmağa muvaffak oldu. Ancak tam randımanla işlemeye başlayan Alman fabrikalarına hammadde ve sürüm pazarı bulmak gerekiyordu. Serbest dövizle mal satmak ve almak zorluğu, Dr. Schacht'ı malın malla mübadelesini sağlayacak bir dış ticaret modelini benimsemeğe sevk etti. Almanya, serbest döviz piyasalarında ihracat mallarına uygun fiyatla alıcı bulamayan memleketlerin müşterisi durumuna geçti. Tarım ekonomilerinin ihracat mallarını yüksek bedelle satın aldı ve onlara Alman sanayiinin ürünlerini sattı. Türkiye'nin Almanya'ya ihracatı birkaç yılda %353 arttı. 1938'de, ihracatın %68'i yalnız Almanya'ya yapıldı. İhracat fiyatlarındaki artış, oldukça yüksek oranlarda idi. Koyun %40, tiftik %94, buğday %15, arpa %7, kuru fasulye %70, kuru üzüm %13, iç fındık %38, keten tohumu %60, zeytinyağı %36, tütün %57 pahalıya satıldı. Almanya, ihtiyacından fazlasını satın alarak serbest döviz elde etmek için reeksport dahi yaptı. Türkiye'nin döviz geliri yükselirken, ihracatta ton ve baş hesabıyla bir azalma oldu. Dışarıya satılan mal miktarı 1 milyon 669 bin tondan 1 milyon 447 bin tona ve 1 milyon 80 bin baştan 398 bin başa indi. Buna karşılık döviz geliri 92 milyon liradan 145 milyon liraya çıktı.
Sayfa 62 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Büyük Buhran ve Depresyon yıllarında Türkiye'nin tonaj hesabıyla ihracatı arttığı gibi, dış ticaret ve ödeme hesapları da aktif bakiye bırakmağa başladı. Dış ticaret açığı, çok basit bir yöntemle önlendi. İthalat daraltılınca, dışarıdan mal getirilemedi. Dışarıdan mal getirilemeyince, harcanmamış dövizler rezervlere eklendi. 1929-1934 yıllarında, ihracat 669 bin tondan 1 milyon 637 bin tona yükseldi. Dışarıya canlı hayvan satışları da 638 bin baştan 1 milyon 80 bin başa çıktı. Miktar olarak kaydedilen büyük artışa karşılık, fiyatların düşmesi yüzünden döviz geliri 155 milyon liradan 92 milyon liraya indi. İhracat fiyatları, yarıdan aşağı düştü. Daha az dövizi, daha çok mal vererek elde etmek durumuyla karşılaşıldı. İhracat fazlası, "ayağını yorgana göre uzatmak" politikasının sonucu idi.
Sayfa 61 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dış ödemeler dengesi bozulan ve parasının istikrarını korumakta güçlük çeken tek ülke Türkiye değildi. 1929'da New York'ta borsa çöküntüsüyle başlayan kriz dünyaya yayıldı. Büyük Buhran ve Depresyon etkileri Batı âleminin kredi sisteminde, ödemeler dengesinde ve iş hacminde etkisini gösterdi. İhracat, her yerde tıkandı. Piyasalarda, kötümser bir hava esmeğe başladı. Almanya ve daha başka ülkeler Türkiye'nin izinden kambiyo kontrolu rejimine geçtiler. Paralarının serbest döviz niteliğini korumağa önem veren ekonomiler de, devalüasyonları önleyemediler. Gümrük vergilerine ağır zamlar yapıldı. İthalat kısıtlandı. Bütün ülkeler, mal sattıkları piyasalardan ithalat yapmağa başladılar. İthalatı daraltmak ve iç piyasada sürüm alanı açarak işsizliği azaltmak, hükümetlerin politikalarına seçtikleri ilk hedef oldu.
Sayfa 59 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
1919'dan beri memleketi enflasyonsuz bir yönetimle 1931 yılına getiren Gazi, o tarihten sonra da emisyonun bir finansman aleti gibi kullanılmasına izin vermedi. Sıkışık anlarda dolaşıma 5 veya 10 milyon lira çıkarmağa Gazi'yi ikna için Çankaya'ya giden Başbakan, hep red cevabı aldı. 1938'e kadar yapılan yeni emisyon 10 milyon lira civarında kaldı. Bu miktar altın stokundaki ve döviz rezervlerindeki artışın altında idi. Yedi yıllık emisyon artışı, %6.4'ü aşmadı. 1931'de 6 ton 127 kilo olan altın rezervleri 1932'de 14 ton 533 kiloya, 1933'te 17 ton 695 kiloya, 1934'te 19 ton 222 kiloya, 1935'te 20 ton 522 kiloya, 1936'da 24 ton 103 kiloya ve 1937'de 26 ton 107 kiloya baliğ oldu. Ayrıca 10 milyon liranın gününe göre bir miktar altına inen veya üstüne çıkan bir döviz fonu bulunduruldu. Enflasyonun önlenmesi, kuşkusuz isabetli bir davranıştı. Ancak para hacminin hemen hemen sabit tutulması, piyasada kronik deflasyon yarattı. Para politikasının iktisadi hayatı canlandırıcı etkisinden yararlanılamadı.
Sayfa 57 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Merkez Bankası Kanunu, 11 Haziran 1930'da çıkartıldı. Merkez Bankasının görevleri iskonto oranlarını saptamak, para piyasasını düzenlemek, hazine muamelelerini ifa etmek ve hükümetle işbirliği halinde para istikrarıyla ilgili her türlü tedbiri almaktı.
Sayfa 57 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
20 Şubat 1930'da, Türk Parasını Koruma Kanunu çıkartılarak döviz alım satımları Maliye Bakanlığının kontrolu altına sokuldu. Dışarıya para çıkartma serbestliğine son verildi. İthalat lisansa ve kontenjanlara bağlandı.
Sayfa 56 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
66 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.