Sevebilime yetisi yaşamın tümünde ve­rimli ve etkin çalışmama sonucu kazanılan yoğunluk uyanıklık ve canlılık gerektirir. Diğer konularda üretken olmayan sevgide de üretken olamaz.
inancı az olanın sevgisi de azdır
Kişi ayrıca bilinçli olarak sevilmemekten korkan birinin aslında bilinç altında sevmekten korktuğunu fark etmelidir. Sevmek kendini karşılıksız olarak adamak, sevgimizin sevilen kişide de sevgi oluşturacağı ümidi­ni taşımak demektir. Sevgi bir inanç eylemidir. İnancı az olanın sevgisi de azdır.
Reklam
Sevilmek ya da sevmek çok önemli bazı değerleri düşünmek ve bu de­ğerler için herşeye son verecek adımı atmak için ce­saret gereklidir.
Akla dayalı inancın temeli üretkenliktir, inançlı yaşamak üretken yaşamak demektir.
Aynı anlamda bizim kendimize de inancımız var­dır. Tüm yaşamımız boyunca değişen koşullara, fikir ve duygulara rağmen içimizde aynı kalan bir ben'in, bir özün bilincindeyizdir. Ben kelimesinin de kendimize ilişkin tüm yargılarımızın arkasındaki işte bu öz­dür. Eğer kendi varlığımızın kalıcılığına inancımızı yi­tirirsek özümüz hakkındaki duygumuz sarsılır. Ve bu­ nun sonucu olarak da duygumuz için başkalarının onayına bağımlı kalırız. Ancak, kendine inancı olan, bir kişinin, başkalarına da inancı olur, çünkü o yarın da bugünkü gibi olacağını, neler düşünüp nasıl davra­nacağını bilebilir. Kişinin kendine inancı, sözverebilme becerisinin bir sonucudur ve dolayısıyla da Nietsche’nin dediği gibi, insan söz, verebilme yetisine göre tanımlanabilir, inanç insanın varoluşunun bir koşulu­dur. Sevgiyle olan ilişkisi açısından bunun anlamı ki­şinin kendi sevgisine olan inancı, başkalarında sevgi yaratabilme ve bu sevginin geçerliliğidir.
İnanç nedir, inanç mutlaka Tanrıya ve dinsel dokt­rinlere de inanmayı mı getirir? inanç, mantıklı düşünmeye aykırı ya da ondan kopmuş bir şey midir? İnanç sorununu anlamaya başlayabilmek için akıllı ve man­tıklı olmayan inanç ayırımını yapmalıyım. Akıllı olma­yan inançtan benim anladığım, boyun eğmeye ya da mantıklı olmayan otoriteye dayalı inanmadır (İnsana ya da fikre). Aksi, mantıklı inanç ise kendi düşünce ve duygularındaki deneyimler aracılığıyla kişinin için­ de kökleşmiştir. Mantıklı inanç öncelikle birşeye inan­ mak demek değil, yargılarımızın ne denli kesin ve de­ğişmez oluşudur. İnanç, özel bir inanma şekli değil, tüm kişiliği kapsayan bir karakter özelliğidir.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.