Ruhumun derinliklerinde ulaşamadığım,
Şuurumun ötesinde anlayamadığım
Bir kördüğüm, bir karadelik var içimde:
Bir türlü çözemediğim, dolduramadığım...
Ne yaşama sevinci, ne de ölüm korkusu
Ne zenginlik hevesi, ne de mal-mülk arzusu
Ne ikbâl telâşı, ne de mevki-makam tutkusu
Bir açlık var içimde; bir türlü doyuramadığım...
Bazen, bir ceset gibi hissiz-ruhsuz yaşarım
Bazen de volkan gibi dolar-taşar arzularım
Kimi gün bulut olur, çöker başıma duygularım:
Tufan olur, sel olur bir türlü durduramadığım...
Ne mutlu bir yuvanın sadık, güzel dişisi,
Ne şirin yavruların cıvıl cıvıl neşesi,
Ne de sevda yelleri dağıttı başımdaki bu sisi:
Lâbirente döndü hayatım, çıkışı bulamadığım...
Yetiyormuş yaşadığını bilmek; sevse de, sevmese de
Fark etmezmiş aslında; gelse de, gelmese de
Meğer, vuslat önemli değilmiş sevginin özünde:
Bir hayâl, bir rüya oldu artık uyanamadığım...