Kitabı yorumladığım video yayında bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz :) youtube.com/watch?v=1UivBQL...
İlk başta kitabı neden aldığımı belirteyim. Bu tarz anı ve hatırat kitapları devrin kişiliğini, karakterini ve insanların yaşam tarzını anlatması açsından çok önemlidir. Mesela bugünden düşünelim 21'nci yüzyıldaki
Kitabın bir yerinde;
"İnsan büyükleri anarken cennetteki gül bahçelerinden geçiyor gibi olur." diyor Üstad Ali Ulvi Kurucu.
Sayfaları ilerledikçe halimin izahı tam olarak bu oldu.
Şimdiye kadar hep İstanbul'un eski zamanlarına, o devirde yaşayan insanlarına dair rivayetler okur ve merak ederdim.
Meğer memleketimde de ne güzel zatlar
''Biliyor musunuz, Céleste, eserlerimin edebiyat dünyasında bir katedral niteliği taşımasını istiyorum. Bu yüzden bir türlü bitiremiyorum. İnşası bitse bile her daim bir şeylerle süslenebilmeli; bir vitray, bir sütun başlığı, küçük bir mabet veya köşede küçük bir heykel.” /s. 292
Proust okumayı kitap okumaktan daha çok seviyorum. Tuhaf
“Büyüklük odur ki hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için hakiki ülkü ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin, herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen bunda mukavemeti yok eden olacaksın, önüne sonsuz engeller yığılacaktır, kendini büyük değil, küçük, zayıf, vasıtasız, hiç kabul ederek, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Ondan sonra sana büyüksün derlerse, bunu diyenlere de güleceksin!”
“Fakat ben, başı ve sonu malum olmayan, kimi kendini alim, kimi kendini dahi, kimi kendini diktatör, kimi kendini doktor farz eden bu adamların naçiz Mustafa Kemal’e bir şey yapamayacaklarından emindim.”