Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu noktada Beyazid-i Bis­tami'nin "ihtiyaç duymamaya" olan ihtiyacı bile birşey ifade etmiyor! Yapabileceğim tek şey, sadece bu sınırsız sevgiyi, Varlığı, "dışar­da" yansıtmanın nasib olması için dua etmek. Sufizm'de Allah'ı sev­ mek demek, yarattıklarını sevmek demektir. Allah ile bir an'ım var. . ..
Şimdiye kadar, deneyimlerimi kelimelere aktararak günlüğüme yazmak zor geldiğinde benzetme, mecaz ve özellikle Hz. Mevlana'nm sözleriyle bu zorlu­ğu kısmen aştım. Bu noktada benim için, deneyimin niteliğini anlaşılabilir bi­ çimde ifade etmek mümkün değil. Kullanılacak zamirler dahi uygun değil. "Biz" uygun değil, çünkü iki kişi içeriyor. Ama "biz" "BlR" olmuştuk. "O", doğru değil. Çünkü bu zamir, algılamada "ayrılık, uzaklık" ifade eder. Varoluşun bu halini ifade edebilmeyi "biz", "ben" ya da "o" ile mümkün görmüyorum. Yine de en makul yaklaşım alıntıları kullanmak. Hadis der ki: "Allah ile bir an'ım var ki orada ne gönderilmiş Resullerden birinin ne de Allah'a yakın olan bir meleğin sığabileceği bir yer vardır." Fakat bu, daha büyük bir ölçü­nün tasavvuru için tamamen imkansızdır.
Reklam
Yirmi sene sonra, Müslüman olduğumda, bu Kutsal Kitab'a, "kut­sal" oluşundan dolayı çekinerek yaklaştım. içeriği beni pek ilgilendir­ miyordu. Halvetin başlarında bile, ilgim Hz. Mevlana ve Ibnü'l-Arabi'ye yönelikti. Şimdi Kur'an okumaya yönelik isteğimin gitgide güçlenmesi beni şaşırtıyor. Bu bir uygulamadan ziyade bir arzuya dönüştü! Şüphesiz bu arzu, Kur'an'ın içerdiği manaların derinliklerine ya­vaş yavaş nüfuz etmeye başlamamdan dolayı. Fakat tek neden bu de­ğil. insanlar daima Kur'an'ın mucizevi gücünün, orjinali olan Arap­çasında yattığını, çeviride mananın kaybolacağını düşünürler. Tabii ki tercüme dinsel açıdan "onaylanamaz"; ancak ben, Kur'an'ın etkisi­ni çok açık hissediyorum! Bu neredeyse dayanılmaz. Bu kitap, benim ruhuma dokunuyor. Bir nev'i tılsım gibi! Ayrıca tekrar tekrar okudu­ğum üç favori surem var: Fetih, Duha ve lnşirah süreleri. Kur'an oku­mak artık düşünsel birşey değil, sezgi alanına açılan bir kapı.
Okyanusun müziği; sadece da1ga1ann kıyıya çarpması değil, aynı zamanda kıyısızlıgın da sesidir. Hz. Mevlana
Okyanusun müziği; sadece da1ga1ann kıyıya çarpması değil, aynı zamanda kıyısızlıgın da sesidir. Hz. Mevlana
Reklam
Daha sessiz olduğu kesin, ama ... Hz. Mevlana bu sonsuz iniş çıkışları değirmen çarkına benzetiyor: Söylemek ve sus­ mak, yemek ve uyumak, gazab ve a:f. dönen bir degirmen çarkına benzer­ ler. Durmaksızın dönen bir degirmen çarkı. ..Bunlar senin dünyanın şart­lan. Şimdi madem bunu biliyorsun Allah'a şikayet et, yalvar, yakar ve de ki: "Ey Allah'ım bu yol ve bu dönüp durma yerine bana manevi bir dön­me ihsan eyle, çünkü tüm ihtiyaçlan sen karşılarsın ve senin kerem ve rahmetin her şeyi kuşatır. " Şayet bu hedefe tam olarak ulaşılmışsa, orası nur üstüne nurdur (FmF, MEB s.268).
Bu dünyada O ne dilerse o olur, anla artık! Hz. Mevlana
“Dinle bu ney'in sesini, neler anlatıyor, Aynlık acısına düşmüş, nasıl şikayet ediyor ... Aynlıktan parça parça olmuş bir kalb anyor, Ki aynlık acılanndan ona dert yansın ... " Hz. Mevlana
Bugün gerçekten elektrik yüzünden mi planlarımı uygulayama­ dığımı düşünmüştüm? Evet, yine her zamanki gibi, "ikincil sebepler avamın bunlarla uğraşması içindir. Niçin bunları unutuyorsun?" Bu­ nu unutmaz oluncaya kadar "uğraştırılacağımı" hissediyorum ... Hz. Mevlana şöyle der: ikincil sebepler Hakk'ın kalemi gibidir. Yazar ve ya­zılan Hak'tır. O istemedikçe kalem hareket etmez. Şimdi sen kaleme na­zar edip, "bu kaleme bir el lazımdır" demezsin. Sen kalemi görüp onu dü­şünürsün, ama onu oynatan eli düşünmezsin (FmF, MEB, s.343).
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.