İnsanoğlu güneşe başkaldırdığında, Ra dünyaya kana susamış bir aslan formunda kendi gözünü göndermişti; bilginin ve kutsal dilin sahibi Tot'un müdahalesi olmasa, Ra bu yırtıcı asilerin ırkını yok etmiş olurdu.
Yaratıcı gülümsediği zaman, tanrılar doğdu; Yaratan ağladığındaysa insanlar var oldu. İnsanlar Tanrı'nın gözyaşlarıdır; onlar ki ışığa isyan ederek Altın Çağı bitirdiler, bu yüzden şiddet ve nefret ortaya çıktı ve insanlar kötülerle birlik oldular. Buna rağmen Yüce Tanrı bizi terk etmedi.
Yanı başında uyuduğum zaman sonsuz bir mutluluk sarıyor her yanımı. Sen beni severek kalbimi yücelttin. Sen ordasın, varlığınla onu dolduruyorsun. Benden asla uzaklaşma. Sana baktığımda , gözlerimin başka bir ışığa ihtiyacı kalmıyor.
İyi dinlediğinde, söz hizmetkardır. Tanrı'nın sevdiği kulu, sözü iyi anlayandır. Tanrı anlamayan kulundan nefret eder. Dinlemek her şeyden iyidir ve insanı mutlak aşka ulaştırır.
Firavun güneşin ışık yaydığı gibi aydınlık saçar, su ve hava gibi hayat verir, onu seveceğiz ve ona, babasına, İki Mısır'ın annesine, iki kıyının ışığına saygı duyacağız.