Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''Tarih cilveli, hürriyet efsunkar, zulüm kurnazdır. İnsanlığın geçmişi, içinden zulüm çıkan nice hürriyet mücadelesiyle dolu değil midir?''
...Kendi mutlak iktidar rüyasının peşinden koşup benzer hülya sahiplerini safdışı etmek ya da buyruğu altına almak Osmanoğullarına has bir başarı oldu.
Sayfa 278Kitabı okudu
Reklam
Milliyetçiliğin günümüzde olduğundan çok daha açık bir biçimde ırkçılığa göbekten bağlı olduğu yirminci yüzyıl başının siyaseten anlamlarla yüklü ortamında Gibbons'ın bu iddiası da açıkçası bu anlam yükünden nasibini almıştı. Türklerin dünya tarihi içerisindeki yerlerini ve rollerini yeniden tanımlamakla meşgul olan Cumhuriyet dönemi Türk milliyetçiliği ise, Osmanlıların "bozulma"ya yüz tuttuktan sonraki dönemlerine pek hoş gözle bakmıyordu. Yine de aynı milliyetçi yazarlar, Osmanhıların ilk dönemlerindeki fütuhatın, iskânların ve devlet inşasının tarihini, hülasa bölgede Türk mevcudiyetini sağlayan en başarılı vaka olan Osmanlı hikâyesini gururla sahiplenmekten geri kalmıyordu.
Sayfa 37 - Metis Yayınları
" Osmanlı İmparatorluğu... yeni ve kendine has bir oluşumdu. Fakat bir bakıma, Müslüman siyasi topluluklarının tüm tarihinin zirvesini de teşkil ediyordu. Osmanlı Türkleri Müslüman dünyanın Romalıları telakki edilebilirdi.
Sayfa 24
Romalılar için Romulus ne ise Osmanlılar için de "Osman" odur. Sonraki asırlarda hanedanının tarihini yazacak müverrihlerin anlattığı üzere, yerlisinden olmadığı bir coğrafyada fevkalede başarılar kazanacak bir siyasi teşekküle adını vermiş kurucu şahsiyettir.
“Anadolu”nun Osmanlılar arasında düzenli olarak, derin bir anlam ve önem atfedilerek kullanıma girmesi için ise, yirminci yüzyılın ilk çeyreğini, ya da daha kesin söyleyecek olursak, imparatorluğun Avrupa’daki hemen bütün topraklarını kaybettiği 1912-1913’teki Balkan Harbi’nin sonunu beklemek gerekiyor.
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
Her şeyden önce, kimliğin yeniden biçimlendirilmesi din değiştirmelerle belirlenmiş, bunların da çoğu zor kullanma mekanizmalarından bağımsız olarak gerçekleşmiş olmalı. Zaman içinde, diyar-ı Rum’daki çok büyük sayıda Hıristiyan, İslamiyet, dolayısıyla Türklük saflarına katıldılar.
Sayfa 103Kitabı okudu
“Türk”ün geç ortaçağ ve Osmanlı kullanımında bir aşağılama terimi olduğunu öngören yerleşik görüş oldukça indirgemecidir. Bu kullanım gerçekten de yaygındı ve Türkçe konuşan taşralı hödük, kaba saba göçebe ya da köylü anlamında kullanılıyordu. Arapçalaşmış çoğulunda, etrak (Türkler) çoğunlukla Türkmen aşiretleri imlerdi, bazen sadece betimleme olarak, ama kimi zaman da aşağılayıcı biçimde belirttiğimiz çağrışımlarla.
Arap coğrafyacı el-Ömerî Anadolu'nun batı sınırlarındaki beylikleri tasvir ederken, Osmanlıları Bizans İmparatorluğu ile sürekli savaş hâlinde ve sıklıkla da etkili olan taraf olarak diğerlerinden ayırır. İbni Batuta 1330'larda bölgedeki emirlikleri dolaştığında, Orhan'ı "Türkmen emirlerinin toprak, ordu ve zenginlik açısından en üstünü" olarak tarif etmiştir. Bununla birlikte, bu Arap seyyahın Aydınlı Umur Bey'in (hük. 1334-48), kendisini bir süreliğine en meşhur gazi lideri haline getiren ve Bizans imparatorluk yönetiminin hizip mücadelelerinde rol oynamaya sevk eden en cüretkâr ve kazançlı akınlarından önce bölgede bulunduğu hatırlanmalıdır. Orhan bu sahneye biraz daha sonra girdi fakat bir kez girdikten sonra da beyliğinin, onu tasvir eden iki Arap seyyahın bahsettikleri beyliğinin konumunun ve iç siyasî kuvvetinin arz ettiği avantajlardan tam olarak yararlanmasını bildi.
565 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.