Sanırım canımı yakan şey kardeşimin “kalbimin tamamına sahip” ifadesiydi. Ben hayatım boyunca birilerine ya da bir şeylere hiç bu kadar büyük bir sevgi duymuş muydum? Bunu istediğimi söyleyebilir miydim?
İşte bu sırada Süleyman Şah'a karşı zaferin kazanılmasında başlıca rol oynayan Artuk, bu sefer de Tutuş'u İmparator Melikşah'a karşı savaşa teşvik etti. Artuk'un fikrine göre, Melikşah'ın ordusu ve hayvanları yorgundur; hücum edildiği takdirde bu ordunun mukavemet etmesi imkânsızdır. Tutuş'un buna karşı verdiği şu kati cevap çok dikkate şayandır:
"Gölgesinde gölgelendiğim kardeşimin şerefini ve haşmetini kıramam".
Bu kısa cümle Tutuş'un imparator hakkındaki düşüncesini büyük bir belagatle ortaya koymaktadır. Böylece Tutuş, muhtelif vesilelerle imparatora kırgın olan Artuk'un maksadına alet olmamıştır.
Üç yaşında bir çocuk bütün Rusları vurup öldürmek istemeyi nasıl akıl eder? Doğal bir konuşma gibiydi. Ama birliğinden kaçması için anneden gelen son derece dolaylı bir istek de olabilirdi, mektuplar sansürden geçtiğinden,bir çocuğun ağzından dile getirilmişti.
İçki ve sigara içmezdi. Ta ki cepheye gidene dek. Sigaraları babaya gönderirdi. Ama artık içki içiyor, bütün gece alem yapıyor, sabah ictimaya çıkıyordu. Sarhoş halde talim. Gençler böyle yontuluyordu.
Anne 74 yaşında artık yaşlı bir kadınken otobüse atlayıp bir gezi grubuyla Rusya'ya gitti.Bu vesileyle güzergah dışına çıkıp ağabeyimin mezarını ziyaret etmek ya da en azından mezarının yakınına gidebilmek gibi nedensiz bir umudu vardı.
Burada günlüğüme son veriyorum, çünkü bazen meydana gelen böyle acımasızca olaylar hakkında defter tutmayı saçma buluyorum.
Kitabı yazarken bu bölümü tekrar tekrar açıp okudum –karanlığa bir ışık vurmuş gibiydi.