Sûfî, canlı olsun, cansız olsun -ki onlara göre her yaratılmışın canı olduğu farzedilir- her şeye ve herkese karşı edebini korumak zorundadır. Kapının çarpılmadan örtülmesi bir edebdir. "Kapıyı kapat!" denilemez. (Allah kimsenin kapısını kapatmasın!); belki kapıyı ört yahut sırla denilebilir. "Lambayı (mumu, ışığı) söndür." denilemez. (Allah kimsenin ışığını söndürmesin!); lambayı dinlendir, denilir. Keza lamba yakılmaz; ancak uyandırabilir. (...)
Çok konuşmak da insanı gaflete sevk eder. Çünkü çok konuşan insan, düşünmeye ve öğrenmeye fırsat bulamaz. Hep sermayeden harcar; bildiklerini tekrar eder durur. Sermaye bitince de boş konuşmaya başlar. Doğruluğu kesin olmayan şeyler söyler. Hatta bu dedikodu, yalan ve iftiraya kadar uzayabilir.
Reklam
Her, şey fânîdir, helâk olur...ancak onun hakîkati bâkidir.
Sayfa 56 - H yayınlarıKitabı okudu
Dinin nuruyla aydınlanmadan sırf aklıyla kalan kimse, sadece âlem-i mülkün ilimlerinden pay sahibi olabilir. Dinin nuruyla aydınlanan kimse ise hem mülk hem de melekût âlemi hakkında bilgi sahibi olabilir.
Sayfa 58 - H yayınlarıKitabı okudu
Geçen geçmiştir ân-ı müstakbelse mübhem Dem bu demdir, dem bu demdir, dem bu dem.
Sayfa 125 - H yayınlarıKitabı okudu
"Tevâzu, hased edilmeyen bir nimettir, kibir ise merhamet olunmayan bir felâkettir. İzzet ve şeref tevâzudadır. Kibirde izzet arayan onu bulamaz."
Sayfa 71 - H yayınlarıKitabı okudu
Reklam
55 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.