Hayat diye başlarken, yaşamadan ruhumu yitirmiştim,
Bir gece bir dolunay kanlanmıştı sanki orada kanımı adak etmişlerdi,
Yaradan yaratmıştı ruhumuzu aynı nurdan kalplerimizi, aynı topraktan mayalandırmıştı,
Aynı kader yıldızımızın, parlaklığı gibi, aynı sonbaharda ektiğimiz, badem ağaçlarını, beklerdik iki habersiz anadolu insanın gözlerinde ki o şükürlü bekleyişle,
ilkbaharı,
Sanki tüm günahlarımız bir anda silinmiş gibi cenneti bekleyen o makber gibiyiz, bulduğumuz da birbirimizi.
Tıpkı bir yaz akşamında ki o salıncak sırasında birbirmizden habersiz beklediğimiz, çocuklar gibi
Bekledik birbirimizi
Göz ırak dilden ırak, bir peygamber gibi hirada bir mağrada yazdılar seni kalbime
Bir oruçluk vaktiydi,
İnciler dizsem gerdanına güneşi verseler elime yine sen diye haykırdım mahşer meydanında tüm fanilere
Yine seni arardım ölümsüz ruhumla ölümlü dünya da sonsuzluk kavisleri arasında cennet diyarında serinlerdim gözlerinde, avuçlarına işlenmiş cennetin kokusu gözlerine maviliği yeşili vermişti ilahi