Bu öyküler tam kalbime isabet alıp beni ordan vurdu.
Kömür sobası, katalitik, mentollü meltem sigarası, yılbaşı gecesi televizyonda merakla beklenen dansöz, Mortal Combat, atari... Geleceğin belirsiz olduğu o güzel zamanların büyüdükçe sancıya dönüşmesi..Dört uzun öyküde Trakya'nın kenar mahallerinde, işçi ve çiftçi sınıfının hayatta kalmaya çalıştığı dönemde geçiyor hikayeler. Mekanlar farklı olsa da sancılar, korkular aynı. Bütün öyküleri çok sevdim fakat Zeliş ve Canavarın Günü isimli öykülerin kalbimde ayrı bir yeri oldu.
Dünya harbiden de sorgulamayana, unutana, geçip gidene mi kalıyor? Galiba öyle...
Enine'nin Yanında Konuşulmayacak Şeyler öykü kitabını çok sevmiştim yazarın ki bu öykü seçkisiyle 2020 yılında Umut veren edebiyat ödülünü almış. Kalemiyle umut verdiği kesin, yazdıkları ile ise bir parça umudumuzu kırıyor yazar. Çok sevdim, ısrarla tavsiye ederim. Deniz Poyraz keşke benim arkadaşım olsa :)
..
..
"Babalar fabrikadan dönünce şenlik biter. İşçi servisi durağa yanaştı mı sokağın hareketi, evlerin beton duvarları arasına çekilir. O kedersiz curcuna, akşam haberlerinin sevimsiz iklimi altında kaybolup gider. Dip dibe apartmanların aynı boşluğa bakan mutfaklarında yemek kokuları birbirine karışır. Kokuya kediler, kuşlar üşüşür. Her daireyi çekip çeviren aynı fabrikanın maaşı olduğundan mutfak masasına aşağı yukarı aynı çorba konur, farklı tencerelerde hep aynı yemekler pişer. Hal böyleylen kaygılar, öfkeler, sevinçler de birbiriyle benzeşir."