Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Rumeli'de müslüman olma, Türk olma anlamına geliyordu.
Sayfa 18 - Kronik Yayınları
Yeni müslüman giysileri için devlet gelirinden "Nev–müslim akçası" diye bir akça verilir, pazarda gezdirilerek kutlanırdı.
Sayfa 18 - Kronik Yayınları
Reklam
Prensip olarak İslam zor ve tehdit altında ihtidayı (Dinden dönme), ihtida saymaz. Niyet, bilinçli karar esastır. Devşirme yoluyla müslüman olanları Osmanlılar gerçek Müslüman saymaz; onları "yasak Müslüman" sayar ve yukarıdan bakarlardı.
Sayfa 18 - Kronik Yayınları
Salaktan Müslümanlar yani
Birçokları, Palamas'a itiraf ettikleri gibi Tanrı'nın Hristiyanlardan yüz çevirdiği, Müslümanları desteklediği inancına varmış, fukara halk Müslümanlığa geçerek ağır cizye vergisinden kurtulmak istemiştir. İhtidada (Dinden dönme), eskiden beri bu faktörün önemi belirtilmiştir. Aslında cizyeden kaçmak için Müslüman olanlar devlet defterlerinde "ahriyan" adı altında müslüman toplumundan ayrı bir cemaat olarak kaydolunur ve gayrimüslimlere uygulanan kurallar uygulanırdı.
Sayfa 17 - Kronik Yayınları
Osmanlı fetihlerinde gayrimüslimlere karşı, İslam fıkhının kaçınılmaz kuralları başlangıçtan beri uygulanmıştır. Buna göre kuşatma altında olan şehir veya kasabaya üç kere teslim olma ihtarı yapılır. Bursa, İznik, İzmit gibi büyük şehirlerin teslim olduklarını, Rum idarecilerle halkın mallarını alıp güven içinde şehri terk ettiklerini biliyoruz. Kalan gayrimüslim halk islam devletinin zimmi statüsünü kazanırlardı. Zimmet koşulları fazladan cizye vergisi ödemek, Müslümanlardan ayrı bir cemaat olduklarını gösteren bazı sosyal kısıntılar yapmak (özel kıyafet, kendi dinlerine tabi olmak, propaganda etmemek, at ve esir kullanmamak gibi) ve gümrük vergisini yüksek rayiçten ödemekten ibarettir.
Sayfa 16 - Kronik Yayınları
Osmanlı fetihlerinde akın ve yağma dönemiyle, köylü için çift hane sisteminin, timar düzeninin yerleştiği dönemi birbirinden ayırmak gerekir. Uc beyleri birinci aşamayı, merkeziyetçi bürokrasi ise ikinci aşamayı temsil eder.
Sayfa 15 - Kronik Yayınları
Reklam
İlk islam fetihlerinde olduğu gibi fatihler çok geçmeden toprağı işleyecek, vergi kaynaklarını sürdürecek yerli tarımcı nüfusu himaye etmek gerektiğini anlıyordu. Ortaçağ toplumunda emek, topraktan daha önemlidir. Bu politika, islami âmân ve zimmet prensiplerinde ifadesini bulmuştur. İtaat eden ve cizye vermeyi kabul eden halka İslam devletince barış ve himaye güvencesi verilirdi.
Sayfa 15 - Kronik Yayınları
Ganimet ve esir ticaretiyle zenginleşen Müslüman Uc bölgesine hinterlanddan, Orta Anadolu steplerinden Malatya'ya kadar tüm ülkeden sürekli nüfus akını vardı; yalnız savaşçı "garib"ler değil, sadaka toplamak veya bir vakıf, zaviye kurmak amacıyla dervişler, alp–erenler, fakir, iş arayan ulemalar Uc'lara akan bu nüfusun içindeydi.
Sayfa 13 - Kronik Yayınları
Bizans temelde ücretli askere güvenmek ve onlara hazineden sürekli para yetiştirmek zorunda olduğu halde, alp/gazi önderler yanlarına sadece kutsal gaza ve ganimet (doyum) için gönüllü gelen sayısız Türkmen savaşçısı bulunmaktaydı. Bir geçim kapısı arayan, yerini yurdunu, aşiretlerini bırakmış bu "garib"ler çoğu zaman Bizans hizmetine ücretli asker olarak gitmekten de çekinmiyor, Hıristiyanlaşarak "Turkopouloi" adıyla karşı tarafta hizmet görüyorlardı.
Sayfa 12 - Kronik Yayınları
272 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap adından da anlaşılacağı gibi efsaneler ve gerçekleri anlatıyor. Bilmiyorum ama bana çok hitap etmedi sanki. Ders kitabı niteliğinde olduğu için sıkıldım. Ama çok severek okuyanlar da az değil. Karar sizin. İyi okumalar var olun
Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler
Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve GerçeklerHalil İnalcık · Kronik Kitap · 20171,703 okunma
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.