Halkın yiğitliği, devletin gücü ve ülkenin refahının münferit insanların ve yöneticilerin iradesine değil de halkın iradesine bağlı olduğunun en iyi ve en açık örneği, iki milyonluk nüfusuyla fakir ve küçük bir ülke olabilir.
Bu ülke Avrupa'nın en kuzeyinde bulunur. Sert bir iklime sahip bu ülkede sık sık yağmur yağar, devamlı bir sis vardır. Baharda buzlar bir türlü erimez. Ağustosta ise erkenden kış gelir. Toprak verimsizdir. Ya sarp kaya ve granitler vardır, ya da bataklık vadileriyle doludur. Tarımla uğraşmak oldukça zorludur. Vatandaşları hiçbir zaman kendi devletlerinde bağımsız olarak yaşamamıştır. Her zaman başka komşu devletlerin egemenliği altında olmuşlardır.
Bu ülkeye Finlandiya denir. Finler bu soğuk fakat çok sevdikleri memleketlerine Suomi derler. Bu kelime ise Fince "Bataklıklar Ülkesi" anlamına gelir.
" Hayattaki düzensizliklerin en büyük nedenlerinden birisi şudur ki; herkes hayatında refaha kavuşmayı arzu eder fakat hayatını çalışarak iyileştirme,daha iyi bir biçimde düzenleme ihtiyacını hissetmez. "
Tolstiy
Genç nesli değil, kendinizi suçlayın. Siz nasıl yetiştirdiyseniz, gençler de öyle olacaklar. Gençlere terbiye verdiğinizi söyleyebilir miyiz? Hayır! İşe önce kendinizden başlayın, binayı sonra inşa edersiniz.
Her türlü Sömürülen bir ülkenin, halkın ayaklanmasını temelde ele alan , bir toplumun karanlığın en ücra yerinden nasıl gün yüzüne çıktığını, bu süreçte eğitimin en temel unsur olduğunu ve eğitimcilerin fedakarlıklarina , omuzlarındaki bu kalkınmanın verdiği sorumluluğun yükünden bahsediliyor. Toplumun Kalıplaşmış cümle ve hareketlerini adeta bir süzgeçten geçercesine süzüp iyice harmanliyor. okuru düşünmeye davet ediyor.
Evet, aydınlar, bir milletin beyni gibidir. Bu halk sizleri iyi bir öğrenim gördükten sonra, kıyak bir maaşa konasınız diye okutmadı! Rahat iş yerlerinizden çıktıktan sonra, kahvehane köşelerinde iskambil veya domino oynayasınız, böyle yerlerde vakit öldüresiniz diye de okutmadı. Böyle davrananlar gerçek aydın değildir. Hatta aydın bile değildir. Onlar paslanmıştır, küflenmiştir...
Okumuş adamlar! Siz hepiniz, milletin zekasını geliştirmek ve vicdanlarını uyandırmakla yükümlüsünüz!