Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dinle târ-ı şikeste-i rûbu, dinle şekvâ-yi rûh-i mecrûhu.
Bakılsa hüsnüne subh- şebâbdan terdir, bakılsa vechine hem reng-i şâm-ı esmerdir.
Reklam
Sen de gitdin; senin de arkandan ağladım, ağladım, harâb oldum... Ne olurdu, günüde-i nisyân, geçebilseydi bî|emel bir ân, diyebilseydim: 'Ooh, kurtuldum!'
Var hayâtımda bir tasarruf eden; var ki ben pençesinde muztarrım.
ben o rûyâ-yi şekva mugberrim; istemem, gülmesin o çehre bana, müteverrim lika-yi istihzâ, onu gördükçe artıyor kederim.
Hep o mağşûkalar türâb oldu; gençliğin ravza i hayâlinden pür|heves toplamışdım onları ben; o gülistan bütü serâb oldu.
Reklam
Bu gün o çehrede boş bir nazarla dinlendim didişmeden geliyordum gam-ı hayâtımla; dedim ki sonra: «Şu müz’ic teessürâtımla «önünde ağlayıversem... Ve olmasam nâdim!»
Niçin o çehreyi görmekle titredim birden, o dîdelerde niçin gizli bir nigâh aradım? Değil garâm-ı heves|perverâne muğtâdım, niçin o gözlere dikkatle bakdım öyle iken? Niçin? Niçin?... Bu «Niçin?»lerle şimdi pür|halecân dilimde titreşiyor en sitemli nâlişler; kabahatim ona bakmakdı, muhteriz, mugberr, dudaklarında sönerken bir ibtisânvi nihân. Bu yüz hayâlime — gitdikce — hiç yabancı değil; fakat, yazık, o vücûd-i hayâl|perverde tesadüfüm ne hazin oldu öyle bir yerde! Sen ey sefâlet i meş’ûme, ey şeb-i hâil, soğuk soğuk bakıyorsun; o n azrai şûmun nasıl sukütuna kail şu hüsn-i mağsûmun?
alıb kaçmışdı rûhumdan da sevdâmı, bütün ümmîd ü hulyâmı!
Evet, hakıykati hulyâye hep fedâ ederim, zeman olur ki vücûdumdan ayrılır, giderim... Bu hastalık beni bir tıfl iken tutub ezdi, zeman olurdu ki fikrim tehammül etmezdi. Fakat ne olsa budur en safâlı eğlencem; geçer bütün bütün esrâr önünde bağzı gecem... Deminki levhayı siz şimdi bir hayâl ediniz; Bütün o vahşet-i giryân içinde biz, ikimiz
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.