Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Budistler Çinlilerden zulüm gördüklerinde, Bizans kıyımından kaçarak Hazarlara sığınan Yahudiler gibi Türklere sığınacaklardır.
Sayfa 97 - Kabalcı YayıneviKitabı okuyor
Attila, Büyük bir askeri uzman, yönetmeyi bilen iyi bir kılavuz ve her zaman uzlaşma yolunu savaşa tercih eden usta bir diplomattı.
Sayfa 71 - Kabalcı YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Boyun eğmez biniciler atlarıyla adeta tek vücut halindedirler, seyredenler onların atın üstünde doğup bir daha hiç inmediklerini zanneder. Atları için eyeri, üzengiyi ve koşumu icat ederler. Birer ok ustası olan bu adamların yayları diğer herkesten uzağa ok atabilirken, en sivri çelikten olan okları son derece keskindir...
Sayfa 55 - Kabalcı YayıneviKitabı okuyor
Türkler egemenlikleri altına aldıkları halklara olağanüstü parlak dönemler yaşamışlardır. Selçuklular dönemi İran'ı, Tabgaçlar dönemi Çin'i, Memlukler dönemi Mısır'ı ve Moğollar zamanı Hindistan'ıydı.
Sayfa 40 - Kabalcı YayıneviKitabı okuyor
Türk sözcüğü 19. yüzyılda köylüyü, kaba saba olan kişiyi anlatmak için kullanılmıştır.
Sayfa 31 - Kabalcı YayıneviKitabı okuyor
Kahve, Osmanlıların Viyana Kuşatmasından sonra Avrupalılar arasında yayılmıştır.
Sayfa 22 - Kabalcı YayıneviKitabı okuyor
Reklam
“Ünlü Fransız Türkolog Jean- Paul Roux’ ya göre Türkler, yerel geleneklerini kendi adlarına düzenler ve eski yaşadıkları yörelere yakın yerlerdeki görünmezi başka yerlere taşırlardı. Sarıkız hakkındaki efsaneler de aynen bu şekilde oluşturulmuş birer halk anlatısıdır. Sonraları Kaz Dağları olarak adlandırılacak olan İda Dağı ve ermiş bir kadın görüntüsünde Hz. Fatma’ nın kızı Sarıkız yüceltilerek eski anlatılara İslâmi bir özellik kazandırılmıştır.”
Kültürlü bir hükümdar olarak Ebülgazi Bahadır Han, kendi atalarına tapınılmasının nedenini şu şekilde açıklamıştır: ''Sevilen bir kişinin, örneğin bir oğulun veya bir kızın, bir ağabeyin veya küçük bir kardeşin ölümü üzerine, o zamanın insanlarının evlerinde sakladıkları bir tür bebek yapma alışkanlığı vardı. 'Bizim falan veya filanın tasviridir,' diyerek bu bebekleri okşamaktan zevk alırlardı, kendi yiyeceklerinden aldıkları ilk lokmaları bu bebeğin önüne koyarlardı; bebeğin yüzünü ve gözlerini itinayla siler ve en sonunda onun önünde eğilirlerdi.''
Sayfa 192 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.