Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Benim olsaydın, ah bu mümkün olsaydı… Seni uzak, uzak, bu insanlardan pek uzak bir yere götürürdüm; öyle bir yere götürürdüm ki orada yalnız tabiatla kalırdık. Denizle, sema ile sahra ile kalırdık… Sade ikimiz kalırdık…
Fakat biz insanlar o kadar ruhi göründüğümüz hâlde o kadar maddeciyizdir ki bazen bir fayda için doksan dokuz zarara göğüs veririz.
Sayfa 135Kitabı okudu
Reklam
Kadınların çoğu sevildiklerinden ziyade sevilmeye şayan olduklarını anladıkları için mesut olurlar.
İnsan kadınlardan o kadar saadet gördükten sonra ufak tefek nazlarına, acılarına tahammül etmelidir.
Fakat seni kutsal kabul ediyorum ey ölüm, çünkü beni bu hayattan, bu artık sürüklenmeyen, bu artık kahredip âciz kılan hayattan da sen kurtaracaksın!
Reklam
Tenekelerden İnciler
En büyük sevinçlerimizden biriydi, etrafı paslanmış; içinde az miktarda salça kalmış siyah, kırmızı renklerdeki salça tenekelerinde soğan yetiştirmek. Tenekenin altını çiviyle delerken öğrendik, dibe düşenin havaya ne çok ihtiyaç duyduğunu. Çok su verirsek büyür sandığımız soğanımız fazla sudan küflenip çürüyünce anladık; seviyenin, ölçünün önemini ve o çürüyünce kaldı ilk heves kursağımızda. Anne şefkatli hayaller kurmuştuk yeşerecek soğana fakat öften püften hayallerdi bunlar teknoloji ve tasarım dersi için. Uzaya danayanmış merdiven, geçmişi unutturan makine ve geleceği gösteren küre düşlemek varken. Oysa biz sabrın zorluğunu, beklemenin sıkıntısını ektiğimiz soğanı beklerken çekmiştik. Hangi makine bunları öğretebilirdi? Aramızda başarıyı da tadanlar da oldu elbet Şanslı olup soğanı yeşertmeyi başarınca. Soğanı yeşermiş sonunda! Uzayı, geleceği, küreyi kim, ne yapsın?  Herkes soğan ekmezdi tabi farklı zevkleri olanlar da vardı aramızda. Kimisi fasulye ekerdi mesela kisimi buğday... Çiçek ekenimiz pek olmuyordu daha o yaşta öğretmişlerdi çünkü ekmek davasının keyif davasından daha mühim olduğunu. Öğrettiler de ne oldu? Şimdi "Dante gibi ortasındayım ömrün" ve tek derdim salça tenekesinde ektiğim soğanımın yeşermesi. Yoksa bir heves daha kalır, bir heveslik yeri kalan kursağımda.
Bütün güzel şeyler, kederli, dayanılmaz bir çekicilikle beni ölüme yöneltiyor; bedbahtların hayattan yorgun düştükçe duydukları ölüm arzularını ben güzellik ve mutluluğun önünde hayran [olduğum] ve hasretle ezildiğim zamanlar hissediyorum; hayranlığım yavaş yavaş ağır bir hüzne, ezici bir hüzün ve eleme dönüşüyor; sanatın, tabiatın beni dehşete düşüren güzelliklerine karşı beni sıkıntı sarhoşu ediyor. Duygularım o kadar şiddetli ki eleme temas ediyor. İşte bunun için bu arzulara hayatı en çok sevdiğim zaman düşüyorum, neşelerim ölüm arzularıyla kanadı kırık kalıyor.
783 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.