Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
254 syf.
1/10 puan verdi
Değişen dünyada toplum ve siyaset üzerine
İlhan Tekeli
İlhan Tekeli
Modernite Aşılırken Siyaset
Modernite Aşılırken Siyaset
Bener
Bener
Değişen dünyada, yani yazara göre moderniteden postmoderniteye geçiş yapan toplum ve siyaset üzerine makaleler derlemesi bir kitap. Frankfurt Okulu da denilen Eleştirel Kuram'ın kamusal alandaki karşılıklı etkileşimler ve etkileşenlerin kullandıkları varsayılan iletişimsel rasyonellik kavramlarından yararlanarak, yaşanılan geçiş dönemini açıklayıp sosyal adalet yanlısı türde bir liberal çözüm önerileri getirmektedir. Kitabın ilk bölümü teorik ve kavramsal tartışmalardan oluşmakta, ikinci bölümü ise güncel sosyo-politik sorunları ele almaktadır. Hem Eleştirel Kuram'ın hem de sivil toplum, sürdürülebilirlik, yönetişim gibi liberal kavramlar soyut kalmakta, dolayısıyla bu kavramlara dayalı analizler ve çözüm önerileri de havada kalmaktadır.
Modernite Aşılırken Siyaset
Modernite Aşılırken Siyasetİlhan Tekeli · İmge Kitabevi · 19991 okunma
488 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
50 Kuşağı, Doğan Tekeli ve “Zor Sanat”
Fikir hayatımızı ele alan çalışmalarda 1950’li yıllar neredeyse bir durgunluk dönemi olarak yansıtılır. Farklı tutumların sahibi bir takım gazeteler hep vardır ama1940’larda, İstanbul’da Hilmi Ziya Ülken’in Sosyoloji dergisiyle, Ankara’da Behice Boran, Niyazi Berkes ve DTCF çevresinin Yurt ve Dünya dergisiyle estirmeye başladığı hava süreklilik
Mimarlık: Zor Sanat
Mimarlık: Zor SanatDoğan Tekeli · Yapı Kredi Yayınları · 201913 okunma
Reklam
Türk İslam sentezi, İbrahim Kafesoğlu’nun romantik bulduğu Türkçülük fikrini yenileme girişiminin bir ürünüdür esasında. Necmettin Tozlu’nun formülüyle bu sentez Türklüğü bir beden, İslam’ı da onun ruhu olarak görür. “Ruhsuz beden cesettir.”
Aydınlar Ocağı’nın kurucusu İbrahim Kafesoğlu uluslararası itibara sahip bir tarihçi ama (evet ama tarihçiler ideologluğa soyunduklarında hep bir ama olur), aynı zamanda Türk-İslam Sentezi fikrinin de mucidi. Aydınlar Ocağı’nın, evvelki Aydınlar Kulübü’nün daha kurumsal bir devamı olarak kurulmasının sebebi de solun entelektüel hegemonyasına son verecek çareler üretmek. Öncüler hayli tanıdık gelecek: Eski başkanlardan Süleyman Yalçın anlatıyor: “Necmettin Erbakan, kardeşi Kemalettin Erbakan, Ayhan Songar, Asım Taşer (ilk) on kişi arasında yer alan isimlerdi. … Hasan Basri Çantay, Şemsettin Yeşil, Nurettin Topçu, İsmail Hami Danişment, Ali Fuat Başgil, Arif Nihat Asya… Necip Fazıl’ın konferansları oldukça rağbet görürdü. …Ayhan Songar’ın Cuma namazına başlamasına ben vesile oldum. …Tayyip Bey ve Abdullah Gül buna dahildir. Yine, Tarık Buğra da Aydınlar Ocağı’na gelenlerdendi… İslam-Türk sentezine faydaları olanlardandı.”
Türkiye’nin hızlı bir kalkınma devresine girdiği 1960’lı yıllar… Türk tarihi ve kültürünün ihmal edildiği yıllar(dır). (O dönemde) yetişen nesiller ciddi manevi buhranlara sürüklenmiştir. Demokratik bir plan, toplumun ihtiyaçlarına ve eğilimlerine uyumlu olmalı; plancılar bunun için Türk toplumunun yaşayışına uyan kriterleri tespit etmelidir. Komisyon, Türk toplumunun yaşam tercihlerinin İslam ile uyumlu olduğu görüşünde birleşmektedir. (İbrahim) Kafesoğlu’nun tezlerini benimser bir şekilde Türklerin İslamiyet’e geçişinde, İslam’dan önceki inanışları ile İslam arasındaki büyük uyumun rol oynadığı, İslamiyet’e geçmekle Türklerin yok olma tehlikesini bertaraf ettikleri belirtilmiştir. Türkiye’nin liberal fakat plansız ve lidersiz bir demokratik toplum haline gelmesi toplumun bir kültür saldırısına maruz kalmasına neden olmuştur. Toplumun hızla değişim ve dönüşüm geçirdiği bir çağda devletin görevi kalkınma sürecinin toplumun öz kültürü ve tarihiyle bütünleştirerek yönetmek ve kültürel faaliyetlere ilişkin operasyonel altyapıyı geliştirmektir.
Ayhan Songar - Aydınlar Ocağı
Evet, Türk İslam Terkibi tezimizin 1980 sonrasında devlet katında bir kabul ve itibar gördüğü doğrudur. Çünkü bu, aklın ve ilmin koyduğu bir vakıadır. Nitekim, Atatürk Yüksek Kurulu’nun Türk-İslam Sentezi’ni benimsemesi bizim için sevindirici olmuştur. Niye böyle oluyor? Sağa sola bakıyorlar, başka çıkış yolu bulamayınca bu fikre geliyorlar.
Sayfa 35
Reklam
Türk-İslam Sentezi bugün yürürlükte olduğu anlaşılan ‘Milli Kültür Planı’na sonradan yapıştırılmış bir etiket olmakla birlikte, sahipleri, yazarları ve yandaşları tarafından açıkça savunulan bir dünya görüşünün (milli ideolojinin), milli görüşe dayalı ‘siyasi hareketin’ süratle yayılan adı ve sloganıdır. Bulgularımıza göre Türk-İslam Sentezi bugünkü ideolojik içeriği ve amacı ile ilk kez 1973 yılında, Aydınlar Ocağı’nın görüşü olarak ortaya atıldı; on yıl sonra, Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) Milli Kültür Özel İhtisas Komisyonu Raporu (DPT, Yayın No: 1920/300) şeklinde Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın ek belgesi oldu.
Sayfa 34
Önsöz
Bu belgesel çalışma, sağa karşı oldukça ilgisiz olan ve kulaklarını tıkayan ve sadece anlamsız bir biçimde korku duyan çevreler için kaynak bir eser. Sağda henüz bir ‘sentez’ oluşamamasına karşın; olağandışı bir dönemde ve devlet desteği sağlandığı zaman, neler yapılabileceğini sergilemesi bakımından ayrıca üzerinde durulmalı ve düşünülmeli.
İstanbul'daki Behram Kethüda Medresesinde müderris olan Nadaflı Sarı Abdurrahman, alemin sonsuzluğuna ve bu alemde doğa kanunları dışında olaylar olmayacağına inandığı için, Giardano Bruno'nun aynı nedenle Roma'da yakılmasından bir yıl sonra, İstanbul'da idam edilmiştir.
Sayfa 60
1900'lerde metro ve raylı kitle ulaşım sistemleri şehrin yoğunluğunu azaltacak, şehri dekonsantre edecek bir araç olarak ortaya çıkmıştı.
Sayfa 135Kitabı okudu
67 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.