Sevgi iletişimini kurmak, İncelik ve dikkat ister.
Bu yüzden zordur, emek vermek gerekir.
Sevgi iletişimini kurmak ise hiçbir özellik istemez.
Çünkü yıkım, daima kolaydır, marifet gerektirmez.
" - Dört şey kime verilmişse, ona dünya ve ahiretin hayrı verilmiş olur :
1 Şükreden kalp,
3 - Belaya sabreden beden,
2- Allah'ı anan dil,
4 - Namusunda ve kocasının malında hıyanet etmeyen eş."
İlk Ön Sözü 1984'te yazılmış bu kıymetli eser 1000. baskıya ulaşmış. Nesilden nesile îmanî konularda bilinç oluşturmuş, pek çok soruya risale-i nur külliyatından esinlenerek cevaplar vermiştir. Yazarın anlatımı oldukça nahif, babacan ve sevgi ve anlayış dolu. Sınıf ortamında öğrencilerden gelen soruları cevaplamış.
Varoluşumuzu anlamlandırma
Dünyanın dâr-ı imtihan olduğunu kabullenme
Yaratıcının özelliklerini kavrayıp güzelce iman etme
Evrim teorisinin absürtlüğünü görme
Tesadüfen yaratılış safsatasını idrak etme
Gençliğin içinde bulunduğu inançsal buhranlara bir baba şefkatiyle nasıl dokunulduğunu görme
İslâm'ın şartlarından olan namaz oruç zekat ve haccın nefis örnekler ve tesbitlerle anlatımını dinleme
...
ve daha başka bazı noktalarda güzel kazanımlar elde edebileceğimiz, yediden yetmişe herkesin severek okuyabileceği başarılı bir eser. İkinci kitabın sonuna "Küçük Emrah'a Açık Mektup" adıyla iki sayfalık bir bölüm eklenmiş. Zaman zaman kitaba serpiştirilmiş, öğrencileri ile mektuplaşmalarını da okuyacaksınız. Kitap otuz yılı aşkın bir zaman öncesinde yazıldığı için, doğal olarak mektup ile iletişime geçmiş mezun olan öğrencileri. Babacan tavırlarıyla örnek olan ve yol gösteren örnek bir öğretmen Vehbi Vakkasoğlu. Allah kendisinden razı olsun.
Benzer bir eser olarak daha günümüze hitap eden, Özkan Öze'nin "Merak Ediyorum" serisini de okumanızı tavsiye ederim. Çocuk kitabı, diyerek kaprislenmeden alın, okuyun. Bu eserler inanç dünyanızda çiçekler açtırması garanti olan ve sizi daha çok okuyup araştırmaya sevk edecek eserler.
"Biz ahiretimizi harap, dünyamızı ise mamur ettik. Bu yüzden bütün gayretimizi sarfedip imar ettiğimiz dünyadan harap bir halde bıraktığımız ahirete gitmek bize korku veriyor."
-Tabiînden Ebu Hâzim
Evet, ne için çalışıyorsanız o kadar değerlisiniz. İdeallerimizin yüceliği bizi de yüceltir. Bu sebepledir ki en kıymetli iş Allah'ın rızasını kazanmak için yapılandır. Çünkü bütün dünyevi kazançlar geçer gider. Allah için yapılanlar ise ahiret azığı olarak kalır.
Maddeci Anlayış, Insanları Çıkarcı Yapıyor
İnsanlar maddeci oldukça hizmetten kaçıyorlar ve sadece kendi günübirlik çıkarlarının peşinde koşuyorlar. Halbuki hepimiz gemideyiz. Nasıl ki, bir gemideki bütün mürettebat tehlike anında hep birden gemiyi kurtarmaya çalışırlarsa, biz de su alan ülke gemisini kurtarmak için hep beraber el ele vermeli değil miyiz? Zira Allah korusun, gemi batarsa zarar herkese ait olacaktır.
Ne yazık ki, dilimizde birtakım kötü deyişler var. Mesela bazılarınız, "Gördün bir iş, hemen sıvış; gördün bir aş, hemen yanaş," diyorlar. Böyleleri iş ve emek çıktığında en arkaya, ücret dağıtımında da en öne fırlıyorlar. Böyle düşünen insanlarla, hiçbir ciddi iş başarıya ulaştırılamaz. Zaten bu tür tembel açıkgözlerin kendilerine de faydaları olmaz.
Kendisine, ülkesine ve bütün insanlığa faydalı olanların ölçüsü, hizmette ve iş zamanında en önde, ücret paylaşımında ise en gerilerde bulunmaktır.
Bir insanın kusur ve günahları onu Allah'a dua etmekten alıkoymamalı. Tam tersine günah ve kusur duayı artırmalı... Allah'tan ümit kesmemeli ve bağışlanmayı umarak duaya devam etmeli... Zira Allah, yaratıkların en kötüsü olan şeytanın "ya rabbi bana kıyamete kadar süre ver" şeklindeki istek ve duasını bile kabul etmiştir.
Kuran, bir dil mucizesidir. Arapça olmasına rağmen hiçbir Arapça söze benzemez. Arapça konuşan biri, sözlerinin arasına Kur'an'dan ayetler katarsa, bu hemen anlaşılır. Hiç Arapça bilmeyen bir kişi bile, Kur'an'ı diğer Arapça sözler arasından ayırabilir. Zaten Arapça'ya bugünkü derinlik ve zenginliğini kazandıran da Kur'an'dır. Bu bakımdan Kur'an Arapça değil, Rab'cadır, denilmiştir. İlahi bir özellik ve güzelliği vardır