Joy Williams şu minvalde bir şey demişti bir keresinde: Yazar, parlak bir fikir yumurtlayabilecek kadar zeki ama bu fikri araştıracak, yazıya dökecek, yazdıklarını düzeltecek, yeniden düzeltecek, ortaya çıkan taslağı pazarlayacak, bu taslağın üzerinden tekrar tekrar geçecek, baskıdan önce çalışmayı bir kez daha gözden geçirecek, ilk tashihi yapacak, bata çıka röportajlar verecek, kitabının reklamını yapmak için yazılar yazacak ve nihayet bir düzine şehirde boy gösterip binlerce ya da on binlerce kişi için kitabını imzalayacak kadar da sersem biri olmalıdır…
En sevdiğim yazarlardan biri, Joy Williams bir keresinde şöyle demiş: "Arkadaş bulmak için yazmazsın:' Tamamen katılıyorum ama bir şekilde bulursunuz. Gittiğiniz yolda arkadaş edi nirsiniz.
Helen parayı ödeyip soğuğa çıktı. Başında soğuğu hissetmek harika bir histi. "Şeref konuğu" dedi yüksek sesle. Yaşamak şeref konuğu olmak gibi bir şeydi. Helen'in dışında, büyük ve sakin bir düşünceydi bu. Sonra birden şeref konuğu olmayıveriyordunuz. Düşünce dönüp uzaklaşarak gözden kayboldu.
İnsanın hayatına son vermesi, kontrolü ele alması, hayatını sahiplenmesi, hayatının içini doldurarak onu şekillendirmesi demekti. Ama Ellior'un hayatı, tamamlanmış olduğu halde hâlâ bir şekle sahip değildi.
O da çocuk istiyordu ama onunki harika bir çocuk olacaktı tabii. Harika olacağından hiç kuşkusu yoktu. Dünyada güvende olma içgüdüsü olmasa, bir kuş yuva kurar mı hiç?