Asla beraber olamayacağız.
Aynı evi, aynı teni paylaşamayacağız.
Aynı masada oturmayacağız.
Hatta aynı şehirde bile oturmayacağız.
Belki bir gün son kez görüşeceğiz, ikimiz de bunun son olduğundan habersiz.
Son kez el ele gezeceğiz, belki de son kez söyleyeceğiz birbirimizi sevdiğimizi.
Yine beraber planlar yapıp, tutamayacağımız
Son sözleri vereceğiz birbirimize.
Ve elbette yollarımız yine ayrılacak bir gün.
Sonra aramıza şehirler girecek,
Hiç karşılaşmayacağız.
Tesadüfler bile bir araya getiremeyecek.
Sonra da belki birimiz öleceğiz, diğerimiz hiç bilmeyecek.
Korkut Ata (Dede Korkut), Oğuz Türklerinin eski destanlarında yüceltip kutsallaştırılmış; bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok iyi bilen, kabile teşkilatını koruyan yarı-efsanevi bir bilgedir ve Türkler'in en eski destanı olan Dede Korkut Kitabı'ndaki hikayelerin anlatıcısı ozandır.
Kara Dağlar'ın yıkılmasın
Gölgelice koca ağacın kesilmesin
Ak sakallı babanın yeri cennet olsun
Ak pürçekli ananın yeri cennet olsun
Oğulla kardeşten ayırmasın
Ahir vakitte arı imandan ayırmasın
Amin amin diyenler didar görsün
Yığıştırsın deriştirsin
Günahınızı adı güzel kendi güzel Muhammed Mustafa
Yüzünü suyuna bağışlasın hanım hey!
"Sırtını güneşe çevirirsen, gölgenden gayrı bir şey göremezsin. Ben güneşi işaret ettim, onlar ise parmaklarıma baktılar!" Böyle söylüyor Lübnanlı şair, yazar ve ressam Halil Cibran! Haksız olduğunu söylemek olası değil elbet! Yaşanmış bütün süreçler boyunca, görüntüde olağanüstü bir fiziksel forma sahip olmasına karşın; gerçekte insan olamamanın ağrısını hep yüreğinde taşımış, ancak bu sızının kaynağını bulmak için hiçbir zaman da kafa yormamıştır. Varoluşuna yaraşır yüceliği ve hatta yaradanını hep dışarlarda aramış; kendi içine bakmayı ise, bunca öğütsel söylemlere karşın bir türlü akıl edememiştir. Denilebilir ki insanın, "insan" olması kadar yeryüzünde hiçbir zorluk yoktur!.
Doğrudan, iyiden ve barıştan yana olmayı dilinden düşürmese de; her zaman tam tersini uygulayan kurnaz Tanrı'sızların kölesi olmaya, sürekli olarak aldatılmaya ve sonu gelmez biçimde sömürülmeye karşı direnme öğütlerini hiç algılıyamamış; önüne çıkan ulu kişileri kös dinler gibi dinlemiş, böylelikle de yeryüzündeki yaşamın ve doğanın güzelliklerinden yeterince nasiplenememiştir. Dünyamızda yaşayan insan nüfusunun büyük çoğunluğu, taa varoluşta kendisine vadedilmiş ve hatta bağışlanmış olan yüceliklerden habersiz olup; halen sıradanlık içinde ömrünü sürdürmektedir.!
Ah Cibran/
"Yüce yaradan
alnınıza diktatörleri yazmamıştır.
Bu adamları alnınıza kendi kendinize sizler yazıyorsunuz!
Eğer ki sizler, insanlığınıza yeniden kavuşmak istiyorsanız,
bu despotlara başkaldırmanız gerekir!."
Halil Cibran'ın da dediği gibi
Başınıza tacı oturtacak olan da, sizi çarmıha gerecek olan da sevgidir.
Ve ben de şunu ekliyorum Sevgiyi yücelten de , mahveden de insanoğludur ...
Küstürmeyin insanları hayata. Sonra her şeyden vazgeçiyorlar. Yaşamaktan, güzel olan her şeyden. Bir odada yalnızlığı; bir dağ başında kalmayı, bir adada mahsur kalmayı, nerede bir yalnızlık varsa onu istiyorlar. Küstürmeyin işte bazı insanları..