Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayattaki başlıca sağduyu, odaklanmaktır; başlıca fenalıksa dağılmaktır. Üstelik de dağılmalarımızın bayağı mı yoksa incelikli mi olduğu, mal mülk edinme kaygısına mı, arkadaşlara, sosyal alışkanlıklara, siyasete, müziğe, yeme içmeye mi yönelik olduğu hiç fark etmez. Bir oyuncağı ve yanılsamayı eksiltip bizi bir parça esaslı iş yapmak üzere evimize götüren ne varsa iyidir. Arkadaşlar, kitaplar, resimler, gündelik görevler, yetenekler, pohpohlamalar, ümitler -bunların hepsi hava balonumuzu sallayan, doğru duruşu ve düzgün rota izlemeyi olanaksız kılan dikkat dağılmalarıdır. Seçmelisiniz işinizi; beyninizin alabileceği kadarını almalı, gerisini bırakmalısınız.
Sonuçlar tesadüf değildir. İster yetişkin olsun ister çocuk, bir kesim vardır, oyuna bütün yüreğiyle katılır ve fır dönen dünyayla birlikte fır döner; diğerleriyse bir türlü ısınamaz, kenarda durup izler veya ancak öbürlerinin keyfi ve neşesi kendilerinin küp gibi ağırlığını taşıyabilecek olduğunda katılır.
Reklam
Tüm başarılı insanlar bir şeyde hemfikirdirler: Nedenselcilikte. Onlar, olanların şans eseri değil, yasalara göre olduğuna, baştaki ve sondaki şeyi birbirine bağlayan zincirde zayıf veya kopuk bir halka olmadığına inanmışlardır.
Hayret etmem bir kar tanesine, deniz kabuğuna, yaz manzarasına ya da yıldızların görkemine: Benim hayretim, altında evrenin yattığı zorunlu güzelliğedir; her şeyin resimsel olduğuna ve olmak zorunda olduğuna, gökkuşağının, ufuk çizgisinin, gökkubbenin kemerlerinin gözün tabiatına uyan birer sonuç olduğunadır. Baktığım her yerde ihtişam ve zarafet görmekten başkası elimden gelmezken, heves dolu budalaların beni bir çiçek bahçesini, ışıkla altına bulanmış bir bulutu veya bir şelaleyi takdir etmek için çekip götürmesi gerekmiyor. İçte yatan zorunluluk, kargaşanın çehresine güzelliğin gülünü nakşederken ve Doğa'daki ana maksadı uyum ve neşe olarak dışa vururken, orada ya da burada rastgele bir pırıltıyı seçmek ne kadar da boşuna.
Hafız ve Kader
Rabıta gizli saklı olduğu için kişi kaderini kendine yabancı zanneder. Oysa ruh, başına gelecek olan olayı önceden içerir, çünkü olay düşüncelerin gerçekleşmesinden başka bir şey değildir; kendi nezdimizde ettiğimiz dualardır hep karşılık bulan. Olay sizin biçiminizin tıpkıbasımıdır, benliğinize deriniz gibi oturur. Herkesin yaptığı kendine uygundur. Olaylar bedenin ve zihnin çocuklarıdır. Hafız bize Kader'in ruhunun kendi ruhumuz olduğunu haber veriyor: Eyvah bana ki bilmemişim bugüne dek - Birmiş rehberim, feleğin rehberiyle.
Nüktedan bir arkadaşım, Doğanın sanatında mükemmel olması ve öylesine benzersiz güzellikte günbatımları sunmayı başarmasını, aynı şeyi belirli bir sıklıkla yapa yapa sonunda onda ustalaşmış olmasına bağlıyordu. 73
Sayfa 78 - 73 Burada sözü edilen nüktedan kişi, Emerson'ın kendine özgü bir göz zevki olan doğa yürüyüşü arkadaşı, şair William Ellery Channing'dir (1818- 1901).Kitabı okuyor
Reklam
Basil Hali,70 en kötü bir düzenli birliğin bile en iyi gönüllü alayını yenebileceğini göstermekten hoşlanırmış.
Sayfa 78 - 70 Basil Hali (1788- 1844): İngiliz denizci, komutan, seyahatname yazarı.Kitabı okuyor
Şöyle demiş şair Campbell:62 "Çalışmaya alışkın olan kişi, kararlaştırdığı işin üstüne gider; o kişi için esin perilerini harekete geçiren, ilham değil, zorunluluktur." 62 Thomas Campbell (1777- 1844): İskoç şair.
"Kaderinizi şişirmeyin" der öğreti, "size yüklendiğinden fazlasını yapmaya kalkışmayın."58 58 Platoncu öğeleri Pers ve Babil inanışlarıyla harmanlayan Keldiini Vahiyleri'nde (Chaldean Oracles) geçer. Eser, Zerdüşt'e atfedilir, ama bunun doğruluğu tartışmalıdır.
Dünyanın sırrı, kişi ve olay arasındaki bağdır. İnsan olayı gerçekleştirir, olay da insanı.
Reklam
Anlaşılmamış sebeplerdir Kader.
Neyse ki bizi yok etmeye yeltenen her kargaşa dalgası zihin tarafından sağlıklı güce dönüştürülebilir. Anlaşılmamış sebeplerdir Kader. Su, gemiyi de denizciyi de bir toz zerresi gibi yutar; ama yüzmeyi öğrenin, geminize bakım yapın, o zaman suyu yararak gidersiniz ve sizi yutabilecek olan dalga bir güce dönüşüp sizi kendi köpüğü gibi veya bir kuş tüyü gibi taşır. Soğuk kayıtsızdır insanlara, iliğinize işler, adamı çiy tanesi gibi dondurur; ama paten kaymayı öğrenin, o zaman buz size zarif, tatlı ve şiirsel bir hareket sunar. Aynı soğuk, beyninizi ve uzuvlarınızı dehaya sevk eder, sizi zamanın önde gelenlerinden yapar.
Kader'e Dair
Oysa ilgi ve ilişki bazen ve bazı yerlerde değil, her an her yerdedir. Tanrısal düzen sizin görüş alanınızın bittiği yerde sona ermez. Aşina olduğunuz güç aynı kurallarla, komşu çiftlikte de, öbür gezegende de işler. Ama deneyiminizin olmadığı yerde onun aksine gidersiniz ve kendinize zarar verirsiniz. Şu durumda Kader, düşüncenin ateşinin henüz ısıtmadığı gerçekler ve anlaşılmamış sebepler için de bir addır.
Tüccar muhasebeci ve veznedarla çalışır; avukatın yetkilerini katipleri takip eder; yerbilimci, astlarının incelemelerini raporla§tırır; Kumandan Wilkes, Keşif Seferi'ne katılan tüm doğabilimcilerin bulgularını birleştirir; 14 Thorwaldsen'in heykelini taş işçileri bitirir;15 Dumas'nın yardımcıları vardır;16 Shakespeare tiyatro yöneticisidir, bir sürü genç adamın emeğini ve kalemini kullanır.17 14 Charles Wilkes (l798- 1877): Amerikalı deniz subayı ve kaşif. Amerika kıtasının çeşitli bölgelerini araştırmak için düzenlenen ve Güney Amerika'dan Güneydoğu Asya'ya kadar uzanan geniş çaplı "Birleşik Devletler Keşif Seferi"ne kalabalık bir doğabilimci, botanikçi, filolog, sanatçı ordusuyla çıkar. 15 Bertel Thorwaldsen (1770- 1884) : Yaşamının büyük kısmını İtalya' da geçirmiş ünlü Danimarkalı heykeltıraş. Burada onun, yardımcıları tarafından tamamlanmış "Lucerne Aslanı" heykeline atıf yapılmaktadır. 16 Baba Alexandre Dumas (l802 - 1870) , binin üzerinde roman yazdığını söyler; pek çok romanında gölge yazar kullanmıştır; en ünlüsü, "Üç Silahşörler" ve "Monte Kristo Kontu"nda işbirliği yaptığı Auguste Maquet' dir. 17 Shakespeare'in, bağlı bulunduğu tiyatro kumpanyasındaki rolü hakkında çeşitli spekülasyonlar ve efsaneler vardır. Emerson ise onu, yaşadığı dönemin ve önceki dönemlerin pek çok eserinden yaptığı alıntıları kendi yaratıcı dehasını da katarak derleyen bir ozan olarak görür.
Çıksa bir ruh karşımıza Özüne uygun bir yaradılışla, Önceden bilse olacakları Ve uyarsa tek tek kulları, Alametler ve şekillerle Bahtını bildirse kimine; Yazık ki takatsiz nefislerimiz Anlayamazdı ulağı - İkazı pek muğlaktı. 100 100 Emerson'ın birtakım değişiklikleriyle, Chaucer'ın "Şöhretin Evi"nden (The House of Fame) alıntı.
"Mimarlık Üzerine Bir Deneme"sinde Moller,97 amacına en doğru yanıt veren binanın, güzel olma gayesi gözetilmemişse bile kendiliğinden güzel olacağını ileri sürer.
97 Georg Moller (1784- 1852) : Alman mimar ve şehir planlamacısı.Kitabı okuyor
1.032 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.