Gerçekten çok sevilen bir şeyin, sonradan sevilmemesi mümkün müydü?
Sevmek
Her şey, hatta dürüstlüğünün verdiği gurur bile, onu bu kelimenin okşayıcı manasına götürüyordu.
Ve kadın sevmeyi kitaplardan öğrenir
Sahnenin sonunda, Rebecca uyuyan şövalyenin yanında duvağına sarınıp sevgisini açığa vurduğu zaman, Helene kitabı tekrar bıraktı; kalbi öyle heyecanla dolmuştu ki okumaya devam edemiyordu.
Aman tanrım! Bütün bu şeyler doğru muydu acaba?
Sevmek, sevmek! Ağzıyla söylemediği, içinde kendiliğinden titreşen bu kelime onu hayrete düşürüyor, gülümsetiyordu.
Bu romanlar ne kadar yalan söylüyordu!
Bazen duygulanıyor, bir bezginliğe düşerek okumayı bırakıyor, kitap elinden düşüyor, bakışları dakikalarca geniş ufka dalıyordu.
Bir an göz göze geldiler, birbirlerinin ruhunun derinliğini okur gibi oldular.
Etrafında ilkbahar doğuyor, morumsu tomurcuklar gökyüzünün mavi zeminine zarif, parlak renklerini işliyordu.
Ben reddetmiyorum ki," dedi. "Gelip beni törenle davet edin dediğim yok. Yalnız, saygısızlık ederim diye korkuyorum ...