Ayuzawa Kaichou 🙆🏻♀️🫶🏻
“Toprağın üzerinden yeryüzünün kokusu henüz uçup gitmemişti.Elmalar, elma gibi tadar; çilekler; çilek gibi kokardı. Su, tüm bereketiyle tarlaları doldurur; ateş yorgun düşmüş ruhları arındırırdı. Yıldızlar, daha gökyüzünden silinmemişti.”
Arayışta bir ruh vardı
Kendini arıyordu mavi derinliklerde
Kendini aradığı noktada
Ege'nin açıklarında kalakaldı ruh
Gidemedi, saplandı oralara
Sığ kıyılara yanaştı sonra
İzmir'den, Bodrum'dan toprağa işledi yavaş yavaş
Çilek tarlalarında gezinip durdu günler boyu
Yine gidemedi
Her rastladığı çilek nasıl bir öncekinden daha tatlı olabilirdi?
Bilemedi
Ellerinde çilekler ile göğü izledi ruh
Masmavi göğe bakmaktan bakışlarını bir türlü çekemedi
Ruhun gözü Mavi'liklerde takılı kaldı bu sefer
Ne yapacağını bilemedi
(31 03 24)
- Venüs
Şeytanı utandıracak günahları vardı
O zaman neden reva gördüler
Bu ayrı kalmışlığı
Lapa lapa kar yağarken
Çilekler dudaklarımda
Temmuz sıcağında portakallar
Onlar varsın sevgilimi uzakta sansınlar
Aslında kavuşmak için sevmek yeterli
Hasretin tadını çıkarta bilene
Baktığı her yer vuslat
Her nefes alışı
O biçim lezzet o biçim tat
Bu kaypaklar mutlu olamadı
Bu yüzden beni bir türlü anlayamadı
Gökhan ER
I 20 Aralık 2023 I
Bir, iki, üç, dört ve beş.
Dumanın yükselişini izledi. Kulağı şiddetle çınlarken gözlerini kapattı. Çınlamayı dinledi. Başında toplanan keskin acıyı sakince hissetti...
Bir, üç, dört ve sekiz.
Gözlerini açıp kırık, isli pencereden gün doğumuna baktı.
Bir, iki ve yedi.
Sigarasını dudakları arasına alıp derin bir nefes çekti. Ve bıraktı. Dumanı dağılırken izledi. Bunu tekrarladı, tekrarladı ve tekrarladı...
Bir, iki ve üç.
Sağındaki paketten çilekleri aldı. Söndürdüğü sigaranın izmaritini pakete attı. Çileklerden birini ağzına atıp hızlıca çiğnedi ve yuttu. Ardından diğerini aldı eline. Yavaşça ısırdı bu sefer. Sakince çiğnedi, hissetti...
Bir ve beş.
Sola çevirdi başını. Meftunu olduğu gözlere baktı. Elinde kalan çilekleri uzatıp gülümsedi. "İster misin?" Ela bakışlar elini buldu. Ela gözlerde acıma duygusu yoğunlaştı. Prens'te ellerine baktı. Avucunda iki çilek tutan titrek ellerine. Utançla başını önüne eğdi.
Bir, beş, yedi ve sekiz.
"Prens!" Dizlerini kendine çekti. Elinden düşen çilekler yerde yuvarlandı. Kollarını dizlerinin etrafına sardı. "Seni affediyorum." Kollarını çözüp hızla yerden kalktı. Ela gözlere baktı. Gözleri doldu. Tutamadı...bir damla acı firar etti. Ela gözlü yaklaştı. Elini kaldırdı ve Prens'in yanağına koydu.
Dört...
Ela gözlü bulanıklaşıp kaybolurken Prens dizlerinin üstüne düştü. Ellerini yere koyup dengesini sağladı. Dizlerinin üstünde doğruldu. Belindeki silahı aldı. Başına dayadı.
Dokuz.
Çığlıkları soğuk kasım havasını delerken tetiği çekti. Keskin bir silah sesi... Bir kurdun acı uluyuşu... Ve kapıdan nefes nefse giren sevgilisi...