Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Akşam Güneşi
Hayatım temsili bir yenilgi gösterisidir Okulu seven çocuklara bıkkınlık getiren Yağmurda yalnız kalır, seyircisi yoktur Onun için yaşamak alelade bir lükstür Rüzgara karşı kalem oynatır hayatım Damla damla buyur beyninde bir gül Bir şiirdir ve hiç de kötü değildir Dizeleri birbirine iteleyerek geçer Sararmış bir devrimci fotoğrafıdır hayatım Genelevi bulamayan yeniyetmeye benzer Yalnızlığı yalnızlıktır ve çok sıradandır Her hafta sonu annesini görmeye gider Kartpostal görüntüleri ile intihar eder Donar kalır bir aynada eli yüzü çıplak Altıncı filo gibi bir şeydir, isyanlar bastırır Yasaktır elini koynuna sokmak yasaktır Sonuçta bir hayattır, naftalinler kullanır Parası çıkmazsa gider sakal bıyık bırakır Sevgilisi yoktur ve artık sevgiside yoktur Radyoda söylenmeyen bir ölüm sessizce kepenklerini kapatır... /
Ahmet Erhan
Ahmet Erhan
Çocuk duası gibi yaşadık. Büyük isteklerimiz olmadı hiçbir zaman. Biraz sevgi, yeterince saygı, bir tutam mavi, bir salkım leylak, kuşlar, ağaçlar, tebessüm eden yüzler ve okunmayı bekleyen kitaplar... Çok mu? bir kuş uçuyor içimde hüzün kuşu koydum adını. kalbimden başka gidecek bir yeri yok. inatla yaşamaya çalışıyor yaralı kanatları kırık
Reklam
bir kuş uçuyor içimde hüzün kuşu koydum adını. kalbimden başka gidecek bir yeri yok. inatla yaşamaya çalışıyor yaralı kanatları kırık dökük kalbi ile
Ey Göçebem ! Yakarım o vakit bende bir sigara,kadehime de seni doldurup. Sevinçten yapma tütün kağıdına sarıp bütün şiirlerini kokunu. Çekerim içime seni derin derin. Beklerim seni sen gelirsin diye yürüdüğün yolun bütün sokak başlarında. Gönlümün ruhuma açılan bütün kapılarında. Halenden yansıyan bütün denizlerinde. Beklerim seni sen gelirsin diye. Sabahsızca gecelerde. Zamansızca günlerde. Hüzün ve sevinç yağmurları çiselerken yüreğime. Beklerim, çıplak ayak yürürken kumsallarda Kurak, çatlamış, kurumuş topraklarıma bahar gelene kadar. Beklerim seni sen gelirsin diye.
BİR GÖNLÜN KAFESİNE SIĞMAYAN HİKAYE
Gecenin en zifiri -ruhların en çıplak olduğu bir Kilikya gecesiydi. Akdeniz tuz kokan gözleri ile karanlığın içinden Toros Dağlarına bakıyordu. Toros dağları şehrin kadehlerine kamburundaki keskin ayazı dolduruyordu. Mezesi yoktu o gecenin. Kadehler konuşuyor,ruhlar şiir olup geziniyordu cadde sokak. Gecenin en mor saatleriydi. Gözlerde uykunun
Sen gelirsin diye yollarınına begonviller kanaviçeler ve manolyalar ekeceğim. Sevinçlerimi tebessüm diye kolye yapıp yapraklarına asacağım. Gelirsin diye mor papatyalardan bir köy evi inşa edeceğim sana. Çatısına beyaz gecelerden çalıntı kiremitler döşeyeceğim. Bahçesine mutluluk,keyif,huzur, dinginlik ve birazda sen ekeceğim. Kibri nefreti, kötü
Reklam
İstemeden Dudak Misafiri Oldum
Ve senin beni öpmenle Tüm sokak tabelalarının ismi değişirdi! Sabahlar bizim evden aydınlanmaya başlar, Komşular yine de güneşi överdi. Halatları kopuk atlar dolaşırdı içimizde. Bir patikadan diğerine aşıklar taşınırdı. Sonra söküklerini diktiğim ormanlara Çıplak ayaklarımız karışırdı. Bir yaprak ardımızdan koşarken Bir kozalak ağacına küserdi. Bağcıkları sökülmüş ayrılıklardan Payımıza taze öpüşmekler düşerdi! Sen boynuma çıkardın Ben gözlerine inerdim. Tüm boşlukları eşitlerdik tavansız sokakların! Başım göğsünde dağılırken, Sen göğe bakardın! Bir kuş geçer de üstümüzden Sırf göremem diye Sırtını toprağa serip, Beni üstüne çekerdin..
İstemeden Dudak Misafiri Oldum
İstemeden Dudak Misafiri Oldum
459 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.