"..kısacık bir an, toplumsal sıralamadaki yerini beynine böylesine kazıyarak, onu bir an olsun aklından çıkarmayacak biçimde özümseyerek yaşamanın nasıl bir şey olduğunu merak ettim."
"Baba'nın bir-iki sözcükle canımı nasıl yakabildiğine bir kez daha şaşarak. Çabucak uçup giden, güzel bir an yaşamıştık, bense bir aptal gibi harcamıştım onu."
İnsanı sadece biyolojik bir varlık olarak göremediğimiz, onun varoluşuna çeşitli yüce anlamlar yüklediğimiz için, gövdeden akan kanın, can denilen şeyi çekip almasını, dolayısıyla o kişinin "ölmüş" olmasını bir türlü kavrayamadığımızı düşünüyorum.
Hiçbir sıcaklık onu ısıtamaz, hiçbir kış havası onu üşütemezdi. Hiçbir sert rüzgar ondan daha keskin olamaz, hiçbir kar fırtınası ondan daha bilinçli olarak esemez, hiçbir sağanak ondan daha şiddetle yağamazdı. Kötü hava onun yanında bir hiç kalırdı.
En önemli insan şu an birlikte olduğun insandır çünkü kimse onun daha sonra bir başkası ile iletişim kurup kuramayacağını bilemez: ve en önemli iş de ona iyilik yapmandır çünkü insanoğlu sırf bu yüzden bu hayata gönderilmiştir !
Şimdi anlıyorum ki insanlara kendilerine gösterdikleri özenle yaşıyorlar gibi gelse de, aslında onlar sadece sevgi ile yaşıyorlar. Seven kişi tanrı ile beraberdir ve tanrı sevgiye sahip olanlarla beraberdir, çünkü tanrı sevginin ta kendisidir.
Anlıyorum ki tanrı insanların ayrı yaşamalarını istemiyor, her birinin neye ihtiyacı olduğunu kendilerine söylemiyor; fakat beraberce yaşamalarını istiyor ve bu yüzden her birine hepsinin ihtiyacı olan şeyi söylüyor.
'İnsanda yaşayan nedir ?'
İnsanda diri olan, yaşayan ve ölümsüz olan şey sevgi'dir.
'İnsana ne verilmemiştir ?'
İnsana asıl ihtiyaçlarının bilgisi verilmemiştir.
...içimde eskiden olan umutlar yokmuş, cebimde sadece hayal kırıklıklarım varmış ve her birini acı sona kadar teker teker deneyimlemem gerekiyormuş gibi hissediyorum ama bazen.