Din adamlarımız nasıl olursa olsunlar, iyi veya kötü, bizim suretlerimizdir. İçimizden çıkmışlardır. Bu nedenle din adamlarını kötü bir şekilde itham edenlere şunları sorarım: Aranızda dürüst, insaflı tüccarların sayısı kaçtır? Dürüst, vicdanlı aşçı, işçi, taş ustası, demircileriniz var mı? Görevlerini en iyi şekilde yerine getiren sınıf hangisidir? Avukatların, milletvekillerinin, gazetecilerin "ülkenin tuzu" olduklarını söyleyebilir misiniz? Tam olarak ne istiyorsunuz? Aranızda domuzları bir arada tutacak dürüst bir çoban bulunmazken, kilisenin çobanının sizin gibi olmasına neden şaşırıyorsunuz? Kilise de papaz da sizsiniz. Onlar sizle aynı hamurdan yoğuruldular.
“Bir gün çizelge düzenlemeye karar verdim. Örnek olarak bir düzine çamaşırını yıkama fiyatını aldık. Ayda kaç parça çamaşır yıkandığını buldum. Sonra aşçı ücreti, çocuk bakıcısı ve ev işlerine bakan hizmetçinin ücreti var. Bizim madenci karılarının her gün bütün işleri yaptığını fark ettik. Bütün bunların Toplamı, aşçı, hizmetçi, çamaşırcı ve çocuk bakıcısı ücreti ile karşılaştırılarak hesaplandığında, maaşımız bir madencinin aylık kazancının çok üstünde çıkıyor. Ve biz, kurtardıklarımızla aileye daha fazla katkıda bulunmuş oluyoruz. Böylece, evde ülke yararına, yaptıklarımızı devlette tanımıyoruz çünkü yaptıklarımız için tek kuruş almıyoruz.“
Reklam
Aşçı olduktan sonra öğrendim ki sebze yemekleri etsizde pişiyormuş.
Neyzen İbrahim Dede gülümseyerek, "Kin şeytanın kahkahasıdır," dedi. "Bu duygu seni yoldan çıkarmış. Tekrar bize katılıp bu duygudan arınmaya ne dersin?" Derviş, "Sevsinler!" dedi. "Yamak, aşçı olmak ister. Aşçı, aşçıbaşı olmak, şakirt de kâtip olmak, kâtip ise paşa olmak ister. Paşaların istediği de vezir olmaktır. Kısacası herkesin istediği, bir şey olmak, olabilmek! Sizler de gūyā pişmek ve olmak istiyorsunuz. Aslında kendinizden başkasını kurtarmak peşinde değilsiniz. Sadece kendi ruhunuzu temizleyecek kadar da bencilsiniz. Yazıklar olsun size! Ruhunuzu kirletmemek için, taşın altına elinizi sokamayacak kadar da korkaksınız. Kinin ve nefretin ne olduğunu siz nereden bileceksiniz! Bu dergâhta kötülüklerden uzak yaşıyorsunuz. Padişah tarafından korunup kollanıyorsunuz. Üstüne üstlük bir de saygı görüyorsunuz. Hâl böyleyken sizlere kim kötülük yapmaya cesaret edebilir ki! En önemlisi, sizin hiçbir yaranız yok! Ya benim yaralarım? İşte!"
''Merhaba 889, dışarıdaki hayatına dair en çok neyi özlüyorsun?" Düşünceli bir nefes aldım, hiçbir şeyi özlemiyorum desem çok mu duygusuz gibi görünürdüm? "Hiçbir seyi özlemiyorum desem?" diyerek güldüm, "Şaka bir yana sanırım en çok çeşit çeşit yemekler ve tatlılar yemeyi özlüyorum. Eren çok iyi bir aşçı tabi ki ama bize yemek yapacak vakti olmuyor, bu sebeple genelde tekdüze kolay yemekler yiyoruz. Evet, şimdi diğer sorumuza geçiyorum." Ekrandaki soru değişirken birkaç saniye bekledim ve heyecanla diğer soruyu okumaya başladm.
"O gece zarar gören kişi Isadora." dedi Nisan, "Zarar veren kişi ise aşçı Felix..." Gözlerimi kapattım. İçimden saymaya başladım. Bir, iki, üç, dört... "Klik." "Açıldı!" dedi Pelda gülerek.
Reklam
"Bu olaya öfkelenebilecek tek kişi Karma gibi..." diye mırıldandı Bulut saçlarını kaşırken, "Her yol Karma'ya çıkıyor." Nisan burnundan güldü. "O kadar emin olmayın..." dedi gülümseyerek. Kaşlarımı çatarak ona döndüm "Nasıl yani?" dediğim sırada Nisan elinde tuttuğu günlüğü masaya bıraktı. Bu, evdeki aşçı Felix'in günlüğüydü. "Tahminleriniz bittiyse artık konuşabilirim. Aslında çok önce konuşacaktım ama sizin tahminlerinizi duymak istedim. Aşçı kadın..." dedi Nisan, "Karma'nın kocası Oscar'a aşık."
"Karma'nın günlüğü." dedim. "Harika," dedi Nisan, "Bende aşçı Felix'in günlüğü var. Uraz'da Oscar'n, Batıhan'da Samuel'in ve Pelda'da Isadora'ın." "Benim odamdan da hastane kayıtları çıktı." dedi Eren önündeki kağıtlara bakarak, "Kan tahlilleri, hastane giriş çıkışları..." "Sizde ne var?" diyerek Alpin ve Bulut'a döndüm. "Alışveriş faturaları..." dedi ve elindeki kağıtlara masaya bıraktı Alpin. "Bende de bazı mektuplar var." dedi Bulut. "Ama bendekilerde anormal bir şey dikkatimi çekmedi. Yıllar boyunca süren klasik mektuplaşmalar..."
"Karma'nın Isadora ve Samuel ile bir derdi olsa onları yıldönümlerinde evlerine davet etmezdi ki." dedi Nisan. "Belki de bu bir tuzaktı.'' dedim, "Onları eve çekmek istiyordu..." "Belki de problemli kişi aşçı Felix'ti. Delinin tekiydi ve hepsini öldürdü?" dedi Alpin. "Bence bu bir yasak aşk hikayesi..." Pelda kendinden emindi, "Kim kimleydi bilmiyorum ama hissettiğim şey bu..."
Fenci milletler
“Bilin bakalım: Bu dünyanın en fenci milleti kim?” Aşçı yapıştırdı: “Alaman!” “Bütün fenler nerden çıktı?” “Kuran'dan.” “O halde? Haa?” ... “Usta!” diye seslendi. “Bütün fenler madem bizim Kuran'dan çıktı, biz niye anlamadık da gâvurlara kaptırdık?” Aşçı bunu hiç düşünmemişti: “Önündeki bulaşıklara bak!” dedi. “Aklının ermediği şeylere de burnunu sokma.”
Sayfa 207 - Everest Yayınları 20. Baskı, Nisan 2013.Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.