Annesiyle babasının birbirlerine aşık oldukları için mi yoksa uygun zamanda yakınlarındaki en uygun insanla, sırf evlenmiş olmak için mi evlendiklerini merak etti.
Tasavvuf ile ilgisi olanların okuyabilecegi güzel ve nadide bir eser olmakla birlikte benim de düşünce tarzımı değiştiren Yunus Emre'nin hayatını anlatmaktadır .
...
Yunus derviş olurken Oğlu İsmail de Arn ustanın yanında cellatlik ogrenmektedir .
Çekikgozler tarafından hunharca katledilen Karısı Sitare yani Elif ile hasretin dibine vuran ilahi Aşk hikayesi ...
...
Hep altını çizerek okudum ve kendi hayatıma kesitler çıkarttım...
...
Ben yok Sen cc var .
...
Yıldızdan geç güneşe bak Yunus
...
Güneşi biliyim diye Yıldızı tanıdım
...
Bu kitabı bana gösteren gösterdi ve gitti
...
"Ah bir âşık olabilsem!" diye bağırdı. "Ne yazık ki bu duygumu kaybetmiş gibiyim, âşık olmanın anlamını bile unutmuşum. Kişiliğim taşıyamayacağım bir yük hâline geldi. Tamamen kendi içime döndüm. Kaçmak, uzaklara gitmek, unutabilmek istiyorum.
Mezun oldukları liselerin pilav günlerinde, genelde çok tanımadıkları birine, bazen de eski erkek arkadaşlarına aşık olan çok insan tanıdım. Çoğu bu kişilerle evlendi. Bu evliliklerin bir kısmı başarılı oldu, bazıları ise felaketle sonuçlandı. Ben bu kişilerin çoğunun çağrışımla aşık olduğuna inanıyorum. Onların asıl sevdiği, gençliğe özgü neşeydi, okul günleriydi, önlerinde uzanan o heyecan dolu yaşama atılmak için duydukları sabırsızlıktı. Gerçekte, belli bir kişiye aşık değillerdi. Söylemek istediğim, Sergey de sizin gençliğinizin rüya gibi bir döneminin parçasıymış. Sırf bundan dolayı, ona sevgi aşılıyorsunuz. Yani ona aşkı yakıştıran sizsiniz.
Şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum! dedi. Bu eksik sana değil, bana ait... Bende inanmak noksanmış... Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana âşık olmadığımı zannediyormuşum... Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar... Ama şimdi inanıyorum... Sen beni inandırdın... Seni seviyorum... Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum... Seni istiyorum... İçimde müthiş bir arzu var... Bir iyi olsam!.. Ne zaman iyi olacağım acaba?...
her şey kötüyken ben seni sevdim. herkes kötüyken ben seni sevdim. tabii bilmedin. etmedin. hissetmedin. çünkü ben hissettirmedim. seni çok sevdim. hatta daha da çok sevdim. aşık olmam diyordum. aşık oldum. seninle ilk tanış olduğum gün her şeyin böyle güzel olup sonra da kötüye gideceğini hiç tahmin etmemiştim, sevdiğim. ama ben güzel anılarımızı içimde saklıyorum. sen bana o gün değiştin dediğinde evet diyemedim, güldüm geçtim. değişmeme sebep insanlar oldu, onlara güvenim oldu. bağırıp çağırmak istemedim, yine güçsüz düştüm, çamurlu yolda yalpaladım. çok çabaladım sesimi duyurmak için, ama sonda vazgeçtim; seni duymazlar sıla boşver dedim içimde. ben ilk kez seninleyken bu kadar sevildiğimi hissettim. ilk ve son kez. seni yıldızlara emanet ediyorum, kendine iyi bak. belki başka bir hayatta mutluyuzdur birlikte..♡
Ben bu kadına âşık oldum. Bir anda farkına vardı Sumire. Şüphe yok (buz soğuktur, gül kırmızı). Ve bu aşk beni sürükleyip bir yerlere götürmeye çalışıyor; öyle güçlü bir akıntı ki ondan kendimi korumam neredeyse olanaksız. Bana tek bir seçme hakkı bile verilmiş değil çünkü. Sürüklenip götürüldüğüm yer bugüne değin hiç görmediğim özel bir dünya olabilir. Belki de çok tehlikedir. Orada gizlenmiş olan şeyler beni derinden, öldürücü şekilde yaralayabilir. Şimdi sahip olduğum her şey elimden çıkıp gidebilir. Ama artık dönüş yok. Kendimi bu akıntıya bırakmak dışında bir şey yapamam. Yanıp kül olsam da, yok olup gitsem de.
Bir defa da bunu tecrübe edeyim dedim. Belki bu noksandı, diye düşündüm. Ama değil... İçimde hep o boşluk var... Daha da büyümüş olarak... Ne yapalım? Kabahat sende değil... Sana âşık değilim. Halbuki dünyada sana âşık olmam icap ettiğini, sana da âşık olmadıktan sonra hiç kimseyi sevemeyeceğimi, bütün ümitlerimi terk etmek lazım geleceğini gayet iyi biliyorum... Fakat elimde değil...Demek ki, ben böyleyim... Bunu olduğu gibi kabul etmekten başka çare yok... Ne kadar isterdim... Başka türlü olmayı ne kadar isterdim...