... Dolayısıyla, "cemaat" kelimesinin neden kişinin kendini
iyi hissetmesini sağladığını anlamak kolaydır. Güvenebileceği, sözlerine ve hareketlerine bel bağlayabileceği dost ve iyi niyetli insanlarm arasında yaşamayı kim istemez ki? Özellikle bizler için - rekabet ve üstünlük taslamanın yaygın olduğu, etrafımızdakilerin saman altından su yürüttüğü, çok az kişinin yardımımıza koştuğu, yardım çağrılarımıza cevaben kendi yağımızla kavrulmamızı söyleyen nasihatler duyduğumuz, sadece mal varlığımızı ipotek etmeye hevesli bankaların,
şubelerinde bile değil, sadece reklamlarında, gülümseyerek "evet" dediği acımasız bir devirde yaşayan bizler için- "cemaat" kelimesi kulağa hoş gelir.
Bu kelimenin çağrıştırdığı şey, özlediğimiz her şeydir; eksikliklerini duyduğumuz için kendimizi emniyette hissetmeyiz, kendimize ya da başkalarına güvenmeyiz, inanmayız.
Kısacası, "cemaat" kelimesi, maalesef, kolayca ulaşamayacağımız, ama içinde yaşamayı çok arzu ettiğimiz bir dünyayı temsil eder.
"Cemaat", bugünlerde kayıp cennetin -dönmeyi çok arzu ettiğimiz ve dolayısıyla dönüş yolunu fellik fellik aradığımız cennetin- bir diğer ismidir.